Bitcoin fiyatının yeniden tırmanışa geçtiği bugünlerde ‘içsel değer’ tartışması bir kez daha gündeme gelecek. Bazılarına göre Bitcoin’in içsel değeri ‘sıfır’. Gerçekten öyle mi?

İçsel değerin farklı tanımlamaları var. Bir görüşe göre içsel değer hammaddenin işlenmeden önceki fiyatıdır. Bitcoin bir hammadde olmadığına göre şimdi içsel değeri sıfır mı oldu?

Hisse senetleri de hammadde değildir ancak onların da içsel değeri vardır. Herhangi bir şirketin içsel değeri gelecekte meydana getireceği toplam nakit akışından sermaye vs maliyetler düşülerek hesaplanır. Bitcoin bir şirket değildir ve herhangi bir nakit akışı da sağlamaz. (Sadece değeri artar ya da düşer) Ne olacak şimdi?

Ancak çok daha geniş bir içsel değer tanımı da mevcut. Buna ‘İçsel Değer Teorisi’ ya da ’Objektif Değer Teorisi’ deniliyor. Bu teoriye göre bir mal veya hizmetin içsel değeri objektif (tarafsız, nesnel) ölçütler ile ölçülebilir. Bu görüş genellikle mal veya hizmetin üretimine odaklanır. Böylece üretim maliyeti, içsel değeri belirleyen asıl unsur olarak karşımıza çıkar.

Bitcoin bir hammadde ya da şirket değildir. Fakat Bitcoin üretimi yani ‘madencilik’ için milyarlarca dolarlık ekipman kullanılır. Binlerce çalışan bu madencilik işinde faaliyet gösterir. Ayrıca Bitcoin üretmek için ciddi elektrik tüketimi yapılır.

Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde bir Bitcoin üretmenin maliyeti bugün yaklaşık 7000 dolar civarındadır. Bitcoin’i bir kripto para olarak diğer klasik dijital paralardan ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi de Bitcoin üretiminin ciddi bir maliyeti olmasıdır. Örneğin ABD merkez bankası FED dijital olarak trilyonlarca doları hiç maliyetsiz şekilde, sadece birkaç tuşa basarak üretebilir.

İlgili yazı: Bizi kim server'lara mahkum ediyor?

Subjektif Değer Teorisi nedir?

Bitcoin’in hatırı sayılır bir maliyeti olduğuna göre içsel değer teorisi uyarınca, maliyete dayalı bir içsel değeri de vardır. 

Bu görüşe hemen şöyle karşı çıktığınızı duyar gibiyim: Değer sadece maliyet olamaz, ya çok pahalıya mal ettiğim bir ürün ya da hizmet hiçbir işe yaramıyorsa?

Elbette bu karşı görüş çok geçerli bir argüman. Merak etmeyin. İktisatta bu görüşün de değer teorisi bulunuyor: Subjektif Değer Teorisi. 

Bu teoriye göre bir mal veya hizmetin değeri kişiye göre hatta içinde bulunulan şartlara göre değişir. Çünkü değer kullanıcının amaçlarına ulaşmak için söz konusu mal veya hizmete verdiği öneme dayanır. 

Bitcoin kullananların amacı kendilerini merkez bankalarının herhangi bir sınır olmadan bastıkları paraların oluşturduğu enflasyona karşı korumaktır. Bu nedenle değiştirilemez bir biçimde Bitcoin miktarı 21 milyon ile sınırlandırılmıştır. Bitcoin enflasyonla mücadele yani ‘değer saklama’ işlevini çok başarılı şekilde yerine getirmektedir. Yaklaşık on yıl önce dolara karşı 5-6 sent civarında işlem görürken bugün 8000 dolarlara çıkarak değerini 100 bin kattan fazla artırmıştır.

İlgili yazı: Bitcoin: Dünyanın en başarılı merkez bankası

Bitcoin bir şirket değildir ancak adeta sadece yazılımdan oluşan, otomatik olarak çalışan, küresel bir merkez bankasıdır. Üstelik yüzlerce yıllık para politikasının ne olacağı şimdiden bellidir. Dünyanın en büyük merkez bankaları bile günümüzde çok kısa sürelerde daha önce açıkladıklarının tam tersine yeni politikalar uygulayabilmektedir. Bitcoin’in para politikasının değiştirilemez olması, insan duygu ve hırslarından etkilenmemesi, rüşvet ve kayırmacılık ihtimalinin olmaması da büyük talep oluşturmaktadır.

Bitcoin'i mümkün kılan teknoloji: blockchain

Bitcoin gibi bağımsız, otomatik ve tarafsız bir ‘yazılım merkez bankası’nın kurulabilmesi arkasındaki devrimci blockchain teknolojisi ile mümkün olabildi. 

Klasik sistemlerde veritabanları tek merkezde tutulur. Siz bir finansal işlem yapacağınız zaman bu işlemin veritabanına girmesi için ortada bir onay mekanizmasına banka ya da merkez bankası gibi bir kuruma ihtiyaç duyulur. Bu merkezi kurum onay vermeden veritabanına ekleme yapılamaz.

Blockchain teknolojisi ise, veritabanını sisteme üye bilgisayarların hepsinde aynı anda tutmayı mümkün kılar. Bu binlerce yıllık uygarlık tarihinde ilk kez gerçekleşiyor. Blockchain'de veritabanında bir değişiklik olduğunda tüm bilgisayarlarda aynı anda senkronize şekilde bu değişiklik gerçekleşir. Böylece ortada araziler, binalar, yetişmiş insan gücü vb. trilyonlarca dolar kaynak tüketen banka gibi onay otoritelerine ihtiyaç kalmaz. Sistemin üyeleri kendi aralarında para dahil birçok konuda güvenle işlem yapabilir.

Blokzinciri teknolojisinde veritabanına ekleme yapabilmek için madencilerin çok zor bilgisayar problemleri çözmesi gerekir. Problemleri çözen madenci hem yeni veriyi bloklara ekler hem de ödül olarak Bitcoin kazanır. Madenciler ayrıca işlem güçleri ile sistemin güvenliğini sağlar. Bugün arkasında milyarlarca dolar sermaye gücü olan sosyal medya devleri bile zaman zaman çöküyor. Bitcoin ise blockchain teknolojisi sayesinde on yıldır bir kez bile çökmemiştir.

Ayrıca 1 kuruş dahi reklam harcaması yapılmadığı halde; Bitcoin bugün dünya çapında bilinen bir markadır. On milyonlarca kullanıcısı vardır. Özellikle ekonomik kriz yaşayıp para birimleri çöken ülkelerde yüksek talep görmektedir.

İlgili yazı: Bitcoin halving fiyatı nasıl etkileyecek?

Sırada Bitcoin Halving var

Her dört yılda bir Bitcoin yazılımı gereği madencilerin kazandığı ödül miktarı yarı yarıya düşer. Buna ‘Bitcoin Halving’ denir. Bitcoin fiyatlarının geçmişi incelenirse fiyatları dalgalandıran en önemli etkenin işte bu halving olduğu görülür. Her halving döneminde madenciler kullandıkları aynı ekipman ve elektrik gücüyle normalde ürettiklerinin yarısı kadar Bitcoin üretmeye başlar. Yani fiilen bir Bitcoin üretmenin maliyeti birden ikiye katlanır. Diğer faktörler ve spekülatörler bu temel etkiden sonra devreye girebilmektedir.

Sonuç olarak: Bitcoin’in ciddi olarak hem içsel değeri hem de kullanım değeri vardır. Bitcoin fiyatlarının sadece spekülatörlerin baskısıyla yükselip düştüğü görüşü bu açıdan yanlıştır.