ABD’de 1990’ların ortaları ile 2000’lerin başları arasını kapsayan ve teknoloji şirketlerinin hisselerinin hızla yükseldiği, daha sonra ise aniden çakıldığı döneme dot-com balonu denir. 1995-2000 yılları arasında görülen büyük ralliyi, 2001 ve 2002’de yaşanan çöküş ve ayı piyasası izlemiştir.
“İnternet balonu” olarak da bilinen bu dönemin temelleri, 1989’da World Wide Web’in başlatılması ve hemen ardından teknoloji ve internet odaklı girişimlerin kurulmasıyla atılmıştır. İnternetin iletişim ve haberleşmeden alışverişe birçok alanda yaygın olarak kullanılmaya başlanması, yatırımcılar arasında FOMO, yani fırsatı kaçırma korkusunu tetikledi.
Fırsatı kaçırmak istemeyen yatırımcıların ihtiyatlı davranmayı bırakması, söz konusu dönemdeki sermaye bolluğuyla da birleşince, dot-com balonu ortaya çıktı.
Dot-com dönemi
Çoğu alanda hızlı teknolojik gelişmelerin görüldüğü bu dönemde FOMO ile hareket eden yatırımcılar, adı “.com” ile biten şirketlere gözü kapalı yatırım yapmaya başlamıştı. Şirketlerin gelir elde etme potansiyeli, iş planları, sektör analizi ve trend analizi gibi geleneksel göstergeler göz ardı ediliyor ve tamamen spekülasyona dayalı yatırımlar yapılıyordu.
Intel ve Oracle gibi bazı şirketler organik büyüme gösterse de, çoğu şirket iş modellerinin başarılı olması halinde dahi birkaç yıl boyunca kâr ortaya koyamayacak durumdaydı. Mali sorumluluklarını terk eden ve marka oluşturmaya odaklanan şirketler, bütçelerinin büyük çoğunluğunu reklama harcıyorlardı.
İlginizi çekebilir: Web 3.0 nedir?
Son derece düşük faiz oranları sayesinde kolayca edinilen sermaye, 1997 civarında Nasdaq’a aktarılmaya başlandı. ABD’de 1997’de yürürlüğe giren ve sermaye artışı vergilerini önemli ölçüde azaltan Vergi Mükellefi Muafiyet Yasası da yatırımcıları spekülasyona teşvik etti ve balonun daha da büyümesine yol açtı.
1999 itibarıyla risk sermayesi yatırımlarının üçte birinden fazlası, internet odaklı şirketlere yapılıyordu. Henüz somut bir ürün ortaya koymamış veya kâr etmemiş şirketler dahi halka açılıyor ve bu şirketlerin hisseleri bir günde üçe, hatta dörde katlanıyordu. Bu da şirketlerin değerinin asli değerinden çok daha fazlasına ulaşmasıyla sonuçlandı.
Balonun büyümesini tetikleyen bir diğer faktör de medyaydı. Bloomberg, The Wall Street Journal ve Forbes gibi yayınlar, teknoloji şirketlerinin geleceğine dair fazla iyimser tahminlerde bulunarak, yatırımcıları riskli hisse senetlerine yatırım yapmaya teşvik ediyorlardı.
Dönemin Fed başkanı olan Alan Greenspan’in uyarı amaçlı konuşması da, ironik bir şekilde balonu şişiren faktörlerden biri oldu. Greenspan, 5 Aralık 1996’da finans piyasalarındaki “mantıksız coşkuya” dair yatırımcıları uyarmış, fakat bu uyarı güven işareti olarak algılanarak balonun daha da büyümesine yol açmıştı.
İlginizi çekebilir: Nesnelerin İnterneti (Internet of Things, IoT) nedir?
Balon nasıl patladı?
Ocak 1995’te 751,49 puan olan Nasdaq endeksi, Mart 2000’e kadar yüzde 582 artış göstererek 5.132 dolarda pik yaptı. Hemen ardından Cisco ve Dell gibi bazı büyük şirketler, yüklü satış emirleri vererek yatırımcılar arasında paniğe yol açtı.
Nasdaq, panik satışlarının başlamasından ardından birkaç hafta içinde yüzde 10 değer kaybetti. Milyonlarca dolar piyasa değerine ulaşmış şirketler, nakit sıkıntısının başlamasıyla birlikte birkaç ay içinde değersiz hale geldi.
Endeks, 2001’de 1.400 puana kadar geriledi ve dot-com şirketlerinin büyük çoğunluğu iflas etti. Balonun patlamasıyla birlikte yaklaşık 5 trilyon dolar buhar oldu.
NASDAQ endeksinin 1995-2002 arasını kapsayan 1 haftalık mum grafiği. Kaynak: Investing.com
Pets.com, eToys, 360Networks, Boo.com ve Webvan gibi şirketler iflas bayrağını çekerken; Amazon, eBay, Microsoft, Cisco ve Qualcomm gibi bazı şirketler de çöküşü atlatmayı başardı.
Dot-com balonunun patlaması, yaşanan ekonomik krizin yanı sıra, bu yeni sektöre olan güveni de sarstı. Krizden daha uzun süreli etkileri olan bu güven sarsıntısının aşılması ise zaman aldı.
Dot-com balonu ve kripto
2009 yılında Bitcoin’in piyasaya sürülmesiyle birlikte hayatımıza giren ve aradan geçen sürede ciddi bir değer artışı gösteren kripto paralar, eleştirmenler tarafından sık sık dot-com balonuna benzetiliyor.
İki piyasa arasında aşırı coşku ve altta yatan teknolojinin sunduğu vaatlere dayalı olarak aşırı büyüme gibi bazı benzerlikler gerçekten de bulunuyor. Buna ek olarak, Nasdaq endeksiyle kripto para sektörünün grafiği, ayı ve boğa döngüleri ve işlem hacmi gibi konularda da benzerlikler ortaya koyuyor.
Yine de iki sektörü birbirinden ayıran bazı önemli noktalar bulunuyor. Bunlardan en önemlisi ise piyasa büyüklüğü. Nasdaq endeksi, 2000'lerin başında pik yaptığı dönemde 6 trilyon dolar değere denk geliyordu. Ocak 2022 itibarıyla kripto para piyasasının değeri ise, 2021'de görülen büyük ralliye rağmen 2,24 milyar dolar olarak ölçülüyor.
Yani kripto para piyasasında yaşanacak olası bir çöküşün, dot-com balonu kadar büyük bir etkide bulunması pek de mümkün gözükmüyor.
Diğer yandan kripto para sektörü, dot-com balonunda olduğu gibi kurumsal yatırımcıların aktardığı risk sermayesinden çok, dünya genelinden bireysel kullanıcıların yaptığı yatırımlar ile destekleniyor. Yani daha dağıtık, dolayısıyla da spekülasyona daha az açık bir piyasa mevcut.
Tüm bu faktörler bir araya getirilince, kripto para sektörünün dot-com balonuna benzer olup olmadığı ve onun gibi patlayıp patlamayacağı sorularının cevabı, yatırımcıların sektöre dair görüş ve güvenlerine, bir miktar da zamana kalıyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir: