Bulut tabanlı depolama servisleri, kullanıcılar arasında yaygınlaşmaya başladığından bu yana hep aynı soru işaretiyle karşı karşıya kaldı: Ne kadar güvenli? Sahip olduğu veriyi kendi fiziksel donanımında tutmaya alışkın olan kullanıcının, bunu bir anda görmediği, bilmediği sunucu tarlalarına emanet etmesi ilk başta pek kolay olmadı.

Öte yandan, Dropbox gibi popüler bulut depolama servislerinin her iki üç yılda bir ağır kayıplar vererek yaşadığı saldırılar, kullanıcının ilk başta taşıdığı endişelerin kısmen yerinde olduğunu gösterdi. Dropbox, Google Drive ve diğer servisler, sundukları kullanıcı dostu deneyim ve sürekli artan fonksiyonellikleriyle bu durumu telafi etmeye çalıştı.

Ne var ki kullanıcı tarafında kişisel verinin gizliliği ve güvenliği konusunda farkındalık her geçen gün artıyor. Kurumsal verinin tutulduğu senaryolar başta olmak üzere, tümüyle veri güvenliğine ve gizliliğe odaklanan çözümlere ihtiyaç duyuluyor.

Veriyi bulutta, kaydını ise blockchain'de tutan TransferChain adlı yeni çözüm, bu ihtiyaca yanıt vermeyi hedefliyor. Berke Şipka, Mert Başer, Tuna Özen ve Çağatay Tengiz liderliğinde şirketleşen TransferChain, 13 kişilik bir ekiple geliştirme sürecine devam ediyor. Kurucu ortaklardan Tuna Özen, bu yapıyı "Kullanıcıların gizlilik ve güvenliklerinden ödün vermeden verilerini depolamasını, işlemesini ve dağıtmasını sağlayan blockchain tabanlı bulut girişimi" olarak tanımlıyor.

Bulut depolamada blockchain dönemi

TransferChain adından tahmin edilebileceği üzere blockchain teknolojilerini, veri depolama ve transfer ihtiyaçlarını daha güvenli hale getirmede kullanılıyor. Servis, esasen standart bir bulut depolama hizmetini, verinin dağıtık yapıda tutulduğu ve tüm kaydın blockchain üzerinde korunduğu bir yaklaşımla yeniliyor. İlk etapta masaüstü, sonrasında ise mobil uygulama formunda kullanıcıyla buluşması planlanan servise yüklenen dosyalar, yükleme öncesi şifrelenip parçalara ayrılarak AWS gibi bir dizi önde gelen bulut depolama servisine dağıtılıyor. 

Hangi dosyanın kaç parçaya ayrıldığı, hangi servislerde tutulduğu gibi kayıtların tamamı ise blockchain'e işleniyor. Bu sayede olası bir saldırı durumunda dahi hacker'ların bu "çok parçacıklı" dosyaları dünyanın dört bir yanından toparlayıp anlamlı bilgiye dönüştürmesi mümkün olmuyor. Verilere ilişkin her türlü işlem kaydının blockchain'de tutulması ise sistemi dışarıdan yapılabilecek müdahalelere karşı koruyor.

"Blockchain'i biz veritabanı yerine kullanıyoruz. Bu sayede veriler geriye dönük manipüle edilemiyor. Açık defterlerde saklandığı ve ağa katılan makinalarda kopyalandığı için bu şeffaf ama gizli ve güvenli veri saklama metodolojisine ulaşmamızı sağlıyor."

Önce veri güvenliği

Tuna Özen ile yaptığımız görüşme sonrasında ürünü bir süre test etme imkanım oldu. Henüz beta sürecinde olan TransferChain'de bulut depolama, dosya transferi de anlık mesajlaşma hizmetleri ayrı ayrı sunuluyor. Verilen bilgiye göre nihai üründe 20'ye yakın fonksiyon olması planlanıyor. Her adımda ilk planda gizlilik geliyor. Birden fazla şifreleme metodunu içeren bütünleşik bir yaklaşımla süreç işliyor. Örneğin kullanıcı adı yerine, hash koduna benzer adresler kullanılıyor.

Elbette bu, kullanıcı adı ve parolayla işlem yapan standart kullanıcının alışkın olduğu bir deneyim değil. Yine de TransferChain bu noktada gizlilik ve güvenlikten ödün vermeyeceğinin altını çiziyor. Özen:

"Gizlilikten ve güvenlikten ödün vermeden ne kadar kullanıcı dostu olabilecekse o kadar kullanıcı dostu olacak. Fakat uygulamaya yeni işlevler eklemek için kişilerin gizliliğini riske atmayacağız. Gizliliği riske atmadan olabilecek maksimum düzeyde kullanıcı dostu olacak."

İkinci çeyrekte raflarda

Ürünle ilgili yol haritasını sorduğumuzda, şu an erken erişim aşamasında olan TransferChain'in 2021 ikinci çeyreğinde yayına gireceğini öğrendik. En azından geliştirici ekibin planları bu yönde; Özen'in açıklamasına göre önce masaüstü uygulaması piyasaya sürülecek. Ardından mobil uygulamalar gelecek. TransferChain'in kullanıcı tarafında nasıl kabul göreceğini ise ancak bunun ardından görebileceğiz.