Kripto para dünyasında, geçtiğimiz altı ayın belki de en önemli hadisesi BlackRock fonunun, Bitcoin’e klasik borsalarda yatırım yapmayı sağlayacak bir “spot Bitcoin ETF” si kurmak üzere SEC’e yaptığı başvuru oldu.

Bu başvuru adeta ABD’de kavga halinde olan iki gruptan birine doping etkisi yaptı. Amerikan senatörleri ve temsilciler meclisi üyeleri içinde, başını Demokrat partiden bazı isimlerin çektiği anti-kripto bir grup var. Bunlar SEC’in başında olup, tarafsız davranması gerektiği yerlerde bile koltuğunu tehlikeye atacak kadar kripto karşıtı söylemler içine girmiş olan başkan Gensler’ı da koruma ve kollama faaliyeti içindeler. Karşı partide kriptoya dost üyeler mi var? Hayır, bu kavga partiler arası değil, Demokrat partide de Cumhuriyetçi partide de kripto yanlıları da var, karşıtları da. BlackRock öyle bir zamanda bu başvuruyu yaptı ki, adeta açık bir savaşa girişmiş olan bu iki gruptan anti-kripto olanın tepesine balyozla vurmuş gibi oldu.

BlackRock 9 küsur trilyon dolar yöneten dünyanın en büyük fonu ve arkasında enerji sektöründen tanıdığımız Rockefeller grubu var: Ancak bu gerçeği Wikipedia maddesinden öğrenmedim. (Kaynak.1) Ben bu dev gruba Taşçılar diye bir isim vermiştim, onun karşısında dünya bankacılık sektörünü ve para sistemlerini yöneten bir başka dev grup daha var, ona da Kağıtçılar diyelim. Kağıtçılar da kuruluşları 18. yy sonlarına dayanan çok büyük ve çok derin bir grup; aile demiyorum zira artık yüzlerce profesyonel yönetici iş başında. (Kaynak.2) ABD’nin Fed diye kısalttığımız merkez bankası ve daha pek çok dünya merkez bankası da Kağıtçılar tarafından kontrol ediliyor.

Bu iki grubun beraberce ortak oldukları dev bankalar ve fonlar da var, ancak finans alanında faaliyet alanı olarak Taşçıların rolü daha çok, ülkeler ve büyük projelere verilen kredilerin sigortacısı olmak. Yani dünyada para basılırken Kağıtçılar “matbaayı” yönetiyorsa Taşçılar da basılan paraların ve verilen kredilerin garantörü olan “sigorta” fonksiyonunu ifa ediyorlar. Garantisi verilmeyen büyük krediler oluşturulamıyor.

Bu düzen belki de yüz yıldır bu şekilde süregelirken, yakın bir geçmişte bir ayrışma oldu ve Taşçılar ile Kağıtçılar arasında derin bir görüş ayrılığı ortaya çıktı. Petro-dollar denilen ve arkasında ABD ordusunun da desteği olan global tek kutuplu düzende, yeraltı kaynaklarının lisans sahibi olan Taşçılar grubu, emtia dediğimiz fiziksel varlıkların, gitgide değersizleşen “kağıt”larla satılmasına karşı başka bir alternatif plan geliştirme yoluna gitti. Fed başta olmak üzere Kağıtçıların dolar konusundaki hatalı stratejileri sonucunda doları değersizleştirdiklerini gören sadece bizler değiliz. İşte bu hataları yapan Kağıtçılar grubuna rest çekip bundan sonra üretimi ve dağıtımı materyal şartlara bağlı olan petrol, gaz ve diğer emtiaları, “kağıt” ile değil başka değerli varlıklarla endekslemek istediğini belli eden Taşçılar bir takım hamleler yaptılar.

1920’den beri, önce Bakü’deki petrol kaynaklarının işletilmesi ve sonrasında Sibirya doğal kaynaklarının çıkarılması ve dağıtımı konusunda Rusya devleti ile (gizli) ticari anlaşması olan Taşçılar, 2019 civarında verildiğini sandığım bir karar neticesinde, 2020 yılı ve sonrasında dünya konjonktüründe değişiklikler ortaya koyan hamleler yapmaya başladılar. Ve bu hamlelerin iz düşümleri yazının girişinde anlattığım ABD kongresi ve temsilciler meclisi içindeki ayrışma da dahil bazı konjonktürel hareketlerle sonuçlanıyor.

Ukrayna-Rusya savaşını da bu çatışmanın sonucu olan bir kırılma, bir ayrışma olarak okuyabiliriz. Bu savaşın lokal nedenini anlamak gitgide zorlaşıyor, ama sonucunda daha büyük satranç tahtasında neler oldu diye bakarsanız, Avrupa’nın Rusya’dan ucuza gaz çekerek finanse ettiği asalak yaşantının ve Rus halkının Londra’ya bağlı oligarklarca soyulduğu düzenin bu savaş neticesinde sona erdiğini görebilirsiniz. Artık Sibirya’dan borularla Avrupa’ya Rusya denetiminde taşınan ucuz gaz ve petrol sevkiyatı bitti. Globalist düzenin işbirlikçisi olan oligarklar, 1991’de Sovyetler yıkıldıktan sonra Rus insanından çalınan varlıkları kağıt para olarak Londra bankalarına, Kağıtçıların kasalarına taşımaktaydılar. Bu hırsızlık da Rusya yaptırımlarından sonra artık sona ermekte.

Karşılıksız kağıt basma işini sürdürmek dışında bir vizyonu ve planı olmayan Kağıtçıların sistemi Çin’de de yavaş yavaş karaya oturuyor. Büyük soygunlara işaret eden tüm girişimler, içinde insan oturmayan dev şehirleri finanse eden fonlar birer birer iflas ediyor. Ülkemizde bile bu ayrışmanın konjonktürel etkileri hissediliyor.

Bitcoin madencilerinin 2021 yılının ortasında adeta bir huruç harekatıyla Çin’den çıkarak aylar içinde ABD’ye, Rusya’ya ve Kazakistan’a taşınmaları da aynı vizyon ayrışmasının sonucuydu. Dünyada chip teknolojilerinin sahibi ve genel olarak Silikon Vadisinin en büyük yatırımcısı da Taşçılar grubudur. 2008’de Silikon Vadisinin kuruluşunda emeği olan Draper ailesinden yatırım almıştım, işte o yıllarda bu teknoloji mabedinin dışardan görünmeyen büyük ortağının da Taşçılar olduğunu birinci ağızdan dinledim.

Bizim için bu ayrışmanın ne manası var?

Bizler, kripto dünyasının erleri için bu ayrışma ne anlama geliyor? Tüm dünyayı yeniden şekillendiren, tek kutuplu düzene karşı BRICS ülkelerini yeniden öne çıkartan bu yeni konjonktür bizler için ne demek? Bu cevaplanması gereken bir soru.

Bunu cevaplarken aynı anda bir çok olaya beraber bakmak lazım: Çin ve ABD arasındaki (Tayvan’daki TSMC fabrikası eksenli) chip savaşları sıcak savaşa dönüşebilir. Yapay Zeka teknolojilerinde (Nvidia üzerinden) başka bir savaş kızışıyor. Bitcoin madencileri ve bazı Amerikan kripto para borsaları da Taşçı yatırımı gibi gözükürken, USDC’nin arkasında durduğu bilinen Kağıtçıların da eli boş durmuyor: SEC, Gensler yönetiminde onların denetiminde. Eğer 2024’de yeniden Trump seçilirse ve kripto yanlısı Hester Peirce SEC’in başına getirilirse bambaşka bir kripto dünyasındayız demek olacak.

Sonuç:

Bence Taşçılar petrol, gaz, buğday, altın ve gümüş gibi değerli materyal emtiayı dolar dışında başka bir varlık aracılığıyla, sil baştan yeniden değerlemek istiyor. Bunun için alternatif adaylarından birisi Bitcoin. Ancak tek aday o değil, başka adayları da olduğunu sanıyorum. Sadece dolar değil, dünyadaki tüm fiat paraların sistemi, doğrudan veya dolaylı olarak Kağıtçıların denetiminde olduğu için emtiayı endeksleyecek yeni birimin “kağıt” temelli olmayacağını düşünüyorum. Bence doğrudan altına endeksli bir token yerine, altın da dahil olmak üzere, petrol-gaz-buğday gibi temel varlıkları içerecek bir emtia sepeti daha büyük bir aday. Muhtemeldir, bu sepetin içinde Bitcoin ve ether de olabilir.

Kaynaklar:

1. https://en.wikipedia.org/wiki/BlackRock

2. https://www.kitapyurdu.com/kitap/rothschild-hanedani-paraninefendileri-17981848/637094.html&filter_name=niall+ferguson