Öne çıkanlar
- Altının yukarı yönlü potansiyeli, ABD'nin satış ihtimali ve yurt içi üretim eksikliği nedeniyle sınırlı.
- ABD dolarının zayıflaması ve mali endişelerin artmasıyla Bitcoin momentum kazanıyor.
Altın fiyatı 29 Mayıs ile 2 Haziran arasında yüzde 3 yükselerek üç haftanın en yüksek seviyesine ulaştı. Bitcoin (BTC) ise 105.000 doların üzerinde tutunuyor.
Zayıflayan dolar yatırımcıyı alternatiflere yöneltiyor
Kısa vadeli bu düşük performans ilk bakışta olumsuz gibi görünse de, birçok makroekonomik gösterge Bitcoin’in beklenenden önce kırılım yapabileceğini ima ediyor.
ABD Dolar Endeksi (DXY), altı haftanın en düşük seviyesine gerileyerek yatırımcıların ABD para birimindeki pozisyonlarını azalttığını gösterdi. Bu trend, genellikle ABD Merkez Bankası’nın para politikasına olan güvenin azaldığını ve/veya ABD hükümetinin borç sürdürülebilirliğine dair endişelerin arttığını yansıtıyor.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, 1 Mayıs’ta CBS’ye verdiği demeçte, ülkenin “asla temerrüde düşmeyeceğini” belirterek, “uyarı çizgisindeyiz” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalar, JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon’un, Temsilciler Meclisi’nde borç limitine 4 trilyon dolarlık ek artış öneren yasa tasarısının ardından yaptığı uyarıların hemen ardından geldi.
Zayıflayan DXY Endeksi, ABD’nin 31,2 trilyon dolarlık federal borcunun sahiplerini başka yatırım araçlarına yönlendiriyor. Sabit getirili yatırımlar öngörülebilir getiriler sunsa da, ABD dolarının değeri dalgalı kalıyor. Eğer döviz bazlı yatırımlar daha iyi getiri sunarsa, sermayenin dolardan uzaklaşması olası hale geliyor.
ABD'nin altın rezervlerini çeşitlendirmesi için teşvikleri var
Altının cazibesine rağmen, yatırımcı talebini sınırlayabilecek bazı faktörler bulunuyor. ABD hükümeti, dünyanın en büyük altın rezervlerine sahip ve bu da Hazine Bakanlığı’nın mali pozisyonunu güçlendirmek için rezervlerinin bir kısmını satabileceği anlamına geliyor. Özellikle uzun vadeli tahvillerin geri alınması, ABD dolarını güçlendirebilir.
ABD, mevcut fiyatlarla 171,8 milyar dolar değerinde altın rezervinin yüzde 17’sini elden çıkarsa bile, küresel sıralamada hala yüzde 100’ün üzerinde farkla lider konumda olurdu. Ancak bu miktar, yalnızca yaklaşık üç haftalık federal bütçe açığını kapatacağı için etkisi sınırlı olur.
Buna karşın, 171,8 milyar dolarlık bir Bitcoin yatırımı, ABD’yi bu varlık sınıfında açık farkla lider hale getirir ve Çin’in tahmini 190.000 BTC’lik varlığını kolayca geride bırakır. Daha da önemlisi, bu senaryo mart 2025’te Başkan Donald Trump tarafından imzalanan Stratejik Bitcoin Rezervi Başkanlık Kararnamesi sonrası zaten mümkün hale gelmiş durumda.
ABD dünyanın en büyük altın rezervlerine sahip olsa da, ilk dört üretici arasında yer almıyor. Dünya Altın Konseyi verilerine göre Çin, Rusya, Avustralya ve Kanada en büyük altın üreticileri konumunda. Bu nedenle, ABD'nin, özellikle devam eden ticaret anlaşmazlıkları ve artan jeopolitik gerilimler sırasında, altın fiyatlarının yükselmesini teşvik etmesi için fazla nedeni yok.
ETF girişleri altın için güven eksikliği gösteriyor
Ayrıca veriler, altın fiyatı son dönemde yükselse de altın borsa yatırım fonlarından (ETF) net çıkışlar olduğunu gösteriyor. Buna karşılık, spot Bitcoin ETF’leri 15 Mayıs’tan bu yana 3 milyar dolarlık net giriş kaydetti. Bu durum altın yatırımcılarının doğrudan kriptoya yöneldiğini göstermese de, altının kısa vadeli potansiyeline olan güven eksikliğine işaret ediyor.
Altın, 22,7 trilyon dolarlık bir varlık sınıfı haline gelmiş durumda ve bu da onu hisse senetleri ve alternatif yatırımlara kıyasla daha az cazip hale getiriyor. Öte yandan, Bitcoin’in 2,1 trilyon dolarlık piyasa değeri, büyüme için önemli bir potansiyele işaret ediyor.
Bitcoin, kendini doğrudan altına rakip olarak konumlandırmaktan ziyade, ABD hükümetinin mali istikrarına yönelik artan endişeler sayesinde ilgi kazanıyor. Bu durum aynı zamanda altının yükselişini de destekleyen bir unsur.
Bu makale yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır ve yasal ya da yatırım tavsiyesi olarak değerlendirilmemelidir. Burada ifade edilen görüş, düşünce ve yorumlar yalnızca yazarına aittir ve Cointelegraph’ın görüşlerini yansıtmayabilir.