2019’da kripto paralar dünyasında yeni bir kavram popüler oldu: DeFi. Bu isim ‘Decentralized Finance’ yani ‘Merkeziyetsiz Finans’ kelimelerinin kısaltması. Daha çok Ethereum (ETH) blockchain’i (blokzinciri) üzerinde geliştirilen ve herhangi bir merkezi otoriteye bağlı olmayan finansal hizmetleri anlatıyor.
DeFi’nin bir adı da Open Finance yani Açık Finans. Çünkü ürünlerin birçoğu aynı zamanda açık kaynak kodlu. Yani dileyen herkes bu ürünleri mümkün kılan kodları istediği gibi alıp geliştirebilir.
DeFi’de ürün ve hizmet çıkarılan alanlar arasında borçlanma, borç verme, borsalar, açık e-ticaret platformları, yatırım, halka arz, staking, risk yönetimi, stablecoin’ler (sabitlenmiş para birimleri), tahmin piyasaları vb. yer alıyor.
Bu finansal hizmetlerin hemen hepsi klasik finans dünyasında da zaten var. Ancak DeFi’nin farkı tüm bu mali hizmetlerin banka, aracı kurum gibi bir otoriteye ihtiyaç olmadan gerçekleştirebilmesi. Söz konusu aracı ya da otoritelere ihtiyaç ortadan kaldırılınca bunların harcadığı arazi, bina, yetişmiş insan ve en önemlisi zaman gibi kaynaklardan tasarruf ediliyor. Böylece DeFi’de finansal hizmetler çok daha hızlı ve çok daha ucuza temin edilebiliyor.
Ben bu yazıda DeFi’nin de başlangıcını oluşturan merkeziyetsiz borçlanma konusunu ele alacağım. DeFi genel kabule göre 2014 yılında Maker isimli bir merkeziyetsiz otonom organizasyonun (DAO) kurulması ile başladı. MakerDAO iki adet kripto parayı kontrol ediyor. Biri Makercoin (MKR) diğeri Dai (DAI). Sistemin tamamı Ethereum blokzinciri üzerinde çalışıyor.
İlginizi çekebilir: Bizi kim server'lara mahkum ediyor?
Ethereum blockchain üzerinde merkeziyetsiz finans
Kullanıcılar ellerindeki Ether’i (ETH) getirip MakerDAO merkeziyetsiz uygulamasında (Dapp) bir akıllı kontrata koyuyor. Bunun karşılığında belirlenen bir oranda DAI üretip bu DAI’yi borç olarak alabiliyor. Örneğin ETH 200 dolarsa ve teminat oranı 2’ye 1’se, 1 ETH getiren kullanıcı 100 dolar değerinde DAI üretip bunu borç olarak alabiliyor.
DAI değerinin 1 dolar olması için tasarlanmış bir sabit para. Arkasında şimdilik ETH ve Basic Attention Token (BAT) isimli iki kripto para var. Akıllı kontratlar kullanıcılara alım ve satım yönünde teşvikler vererek DAI’nin değerini 1 dolar düzeyinde tutuyor.
Teminat ya da faiz oranlarının ne olacağı, DAI’nin arkasında hangi varlıkların olacağı vb kararları ellerinde MKR tutan kullanıcılar MakerDAO çerçevesinde veriyor. Sistemin çatısı şu an CEO Rune Christensen tarafından liderlik edilen bir vakıf tarafından oluşturulmuş. Ancak vakfın kendisini 2-3 yıl içerisinde lağvetmesi ve yönetimi tamamen MKR sahiplerine bırakması bekleniyor.
Kullanıcı Ether’ini geri almak istediğinde borç aldığı DAI’yi faizi ile birlikte geri ödüyor.
MakerDAO sayesinde kullanıcılar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, herhangi bir aracı kuruma ihtiyaç duymadan, birçok özel bilgilerini hiç paylaşmadan, hızla, sadece bir merkeziyetsiz uygulama kullanarak borçlanma yapma imkanına sahip oluyor.
MakerDAO ile başlayan akım
MakerDAO kısa zamanda piyasada ilgi gördü. Compound, dYdX ve Dharma gibi benzer platformlar kuruldu. The Defiant’ta ‘Can DeFi Compete With Banks if Rates Keep Dropping?’ başlığı ile 6 Kasım’da yayınlanan bir makaleye göre üretilen DAI miktarı 98 milyona ulaştı.
Elbette bu çok güzel bir başlangıç. Ama benim aklıma hemen bazı sorular geldi: Her şeyden önce daha MakerDAO 100 milyon dolarlık DAI (yani kredi) hacmine yeni yaklaşmış. Oysa dünya çapında borç (bono) piyasaları 110 trilyon dolar hacme sahip. DeFi’de de Trilyonlarca dolar hacimlere çıkıldığında Ethereum’un saniyede 10-15 işlem hızına sahip altyapısı bu yükü kaldırabilecek mi? Yüksek hacimlerde bugün DAI’nin ya da benzeri kriptoya dayalı ya da sadece algoritmalara dayalı sabit kripto paraların stabilitesi yine akıllı kontratlar ve çeşitli başka mekanizmalarla sağlanabilecek mi?
DeFi bugün belirli bir teminata karşı borç/kredi sağlayabiliyor. Oysa sadece merkeziyetsiz kredibilite ile kredi verebilmesi gerekir. Dünyada krediye hiç ihtiyacı olmayan milyoner ve milyarderlerin kolayca krediye ulaştığı ancak asıl krediye ihtiyacı olanların hiç ulaşamadığı merkezi bir sistem var.
İlginizi çekebilir: DLT için iki farklı yaklaşım - Facebook ve Twitter
Türkiye'den merkeziyetsiz projeler
Bu durumun düzeltilebilmesi için sadece Türkiye’de yaygın olarak kullanılan adeta analog bir blockchain gibi çalışan vadeli çeklerin DeFi içinde yerini alması lazım.
Bu konuda Cemil Türün hocamız liderliğinde bir ekibin yürüttüğü ‘Defterhane’ isimli bir proje var. Yine Marmara Üniversitesi’nde Prof.Dr. Gültekin Çetiner liderliğinde benzer bir proje geliştirildiğini duydum. Vadeli çeklerin blockchain gibi dağıtık defter teknolojilerine (DLT) taşınması dünya finans sisteminde adeta bir devrim yapılması ve İstanbul’un küresel finans merkezi haline gelmesi için çok hayati bir adım olacaktır. Elimizi çabuk tutmamızda büyük fayda var.
İfade edilen görüşler, fikirler, tutumlar veya stratejiler (''İçerik'') yalnızca yazara (Erkan Öz) aittir ve Cointelegraph'ın veya herhangi bir çalışanın/bağlı kurumun görüşlerini, fikirlerini, tutumlarını veya stratejilerini yansıtmaz. Cointelegraph aşağıda bahsedilen içeriklerdeki bilgilerin doğruluğunu, tamlığını, uygunluğunu veya geçerliliğini garanti etmez ve bu bilgilerdeki herhangi bir yanlış, eksiklik veya gecikmeden, veya bu bilgilerin gösteriminden veya kullanımından doğan kayıp ve hasarlardan sorumlu tutulamaz.
İçerik yalnızca bilgilendirme amaçlıdır, bu tür bilgileri veya diğer materyalleri yasal, vergilendirme, yatırım, finans ve diğer türden tavsiyeler olarak yorumlamamalısınız. Platformumuzda bulunan hiçbir şey, bu tür teşviklerin veya tekliflerin menkul kıymetlere veya diğer finansal araçlara ilişkin mevzuat uyarınca yasadışı kabul edildiği hiçbir ülkede, menkul kıymetlerin veya diğer finansal araçların alım satımı için Cointelegraph veya herhangi bir üçüncü taraf hizmet sağlayıcısı tarafından teşvik, öneri veya onay verildiği anlamını taşımaz.