BtcTurk, Yeni Malatyaspor ile imzaladığı sponsorluk anlaşması sonucu sadece yerel basında değil, dünya çapında da büyük ilgi gördü. Üstelik kripto para borsasının spora yaptığı tek yatırım bu değil; LED sponsorluğu anlaşması da üç büyüklerin iç saha maçlarında dikkatleri kripto paraya çekiyor. Öyle ki, dünyanın dört bir yanında kripto toplulukları, BTC adını televizyonda görebilmek için Türkiye futbol ligini takip eder hale gelmiş durumda.
BtcTurk bir yandan kripto parayı kitleler açısından daha erişilebilir kılmak için çalışırken, profesyonel düzeyde alım satım yapanlar için de kripto para çiftleri arası sıfır komisyon gibi imkanlar sunuyor. Bu büyük ölçekli projelerin arkasındaki isim, BtcTurk CEO'su Özgür Güneri, Eylül ayında Cointelegraph Türkçe ekibiyle bir araya geldi ve sorularımızı yanıtladı:
Cointelegraph: Bitcoin sizce dijital altın mı?
Özgür Güneri: Bitcoin’i geliştirenler, bu işe emek ve para harcayanlara baktığımız zaman gelişmiş ülkelerde çalışan çok kişi var. ABD, Japonya, Kore gibi… Bu ülkelerdeki insanlar beş yıl boyunca köşedeki Starbucks’tan aynı kahveyi aynı fiyata alıyor. Sabah uyandığında cebindeki doların alım gücü, kendi ülkende bile bir anda azalmadıysa, bu adam doğal olarak Bitcoin’in en büyük işlevini kahve almak olarak görebilir.
Biz o yüzden bazı Bitcoin maximalist’lerini çok takdir ediyoruz. Hayatı boyunca Amerika’da yaşamış. Hep o ekonominin, o ekosistemin bir parçası olmuş. Buna rağmen, dünyada insanların finansal erişimini, finansal özgürlüğünü sağlamaya ilişkin doğru fikirlerle masaya gelmesi bana kalırsa çok büyük bir erdem.
Sevdiğim bir söz var:
“Kendi hatalarından öğrenen insan erdemlidir. Başkasının hatalarından öğrenen insan daha erdemlidir.”
ABD’de yaşayıp, Silikon Vadisi’nde çalışan birinin Bitcoin ile ilgili önceliğinin bir ödeme sistemi inşa etmek olması normal. Ama Türkiye’de ve dünyada bir sürü ülkede insanların önceliği bu değil.
"Bitcoin'in rotasını ihtiyaçlar belirliyor"
Bir başka örnekle anlatayım.
Arjantin’e gittiniz diyelim. Bir cebinizde 100 dolar, öbür cebinizde ise 100 peso var. Kahve mağazasına girdiniz; bir tarafta ABD Doları, diğer tarafta Arjantin Pesosu ile menü var. İki para birimi de kabul ediliyor. Hiç kimse cebindeki doları çıkarıp kahve almaz. Neden? Çünkü genel olarak insanlar ellerindeki nispeten zayıf varlıklardan kurtulmaya çalışıyor. DNA’mızda var bu.
Bitcoin’in öncelikli değerinin bazı ülkeler açısından bir değer saklama, kendi varlığını güvenceye alma ve finansal özgürlük aracına dönüşmesi son derece normal. Ama bunu bazı gelişmiş ülkelerde çalışan insanların anlaması zor. Dijital altın noktasına doğru evrilmesinin nedeni bu:
Bitcoin’in nereye gideceğini ihtiyaçlar belirliyor. Ama ben en birinci önceliğinin kahve satın almak olacağını düşünmüyorum.
Bitcoin’i bozdurmaya elim gitmiyor; çünkü ileride fiyat olarak da yaygınlık olarak da artacağına inanıyorum. Ben değerimi saklıyorum, benim için asıl kıymet orada. Yoksa herhangi bir yerden kahve almak için kartım var.
CT: Bitcoin’in sunduğu asıl değer nedir sizce?
ÖG: Bitcoin önümüzdeki dönemde hayatımızda bir değer saklama aracı olarak daha çok yer bulacak. Bunu tetikleyecek olay da küresel ölçekli bir finansal doyumsuzluk. Şu an 20 trilyon dolarlık para eksi faizde duruyor. Ben kariyerim boyunca böyle bir duruma tanık olmadım. Adeta haritası çizilmemiş sularda yol alıyoruz. Bence bu çok riskli.
Bu sebeple önümüzdeki dönemde küresel bir devalüasyon olacağını, 2001 Türkiyesi gibi bir durum yaşanacağını düşünüyorum. Bitcoin sahiplerinin de o dönemde elinde dolar bulunduran insanlar gibi konumlanacağını öngörüyorum. Dünyada çok ciddi bir varlık ve servet transferi olacak.
Mevcut finansal sistemin bu şekilde sürdürülmesi mümkün değil: Faizler ekside ve resesyon konuşuyoruz. Bir sonraki adımda ne yapacaklar? 100 trilyon dolar yetmedi, 500 trilyon dolar mı basacaklar? Bu bir noktada kırılacak. Kırıldığı zaman da sayısı belirli olan, arkasında kimse olmayan Bitcoin gibi bir varlık öne çıkacak.
Bitcoin’in asıl değerinin fiyat ve algı olarak anlaşılmadığını, tıpkı internetin ilk zamanları gibi Bitcoin ve kripto paralarla ilgili en iyi fikirlerin de henüz ortaya çıkmadığını düşünüyorum.
1998 yılında YouTube’u kurmayı hayal etseniz, yapma şansınız yok. Video veya fotoğraf formatında dijital içerik üretemiyorsunuz. Hadi diyelim ürettiniz, bunu 33K modemlerle internete yükleme şansınız yok. Onu da başarsanız, kim ulaşıp izleyecek?
Dolayısıyla, bazı şartların oluşması fikirleri tetikliyor. O yüzden bence Bitcoin konusunda bir gelecek öngörüsü için çok erken. Ancak yol son derece açık; çünkü küresel finans piyasası, küresel volatilite artacak ve genel hatlarıyla bu Bitcoin’in lehine görünüyor.
"Volatilite, geleneksel piyasada da artık hayatın bir parçası"
Bir fon düşünün, içinde petrol olsun. Bu fon bir günde %30’lara varan oranda iniş çıkış yaşayabiliyor. O yüzden artık Bitcoin’in %10’luk hareketlerini eleştirenleri ciddiye almıyorum. Çünkü volatilite artık kalıcı bir şekilde hayatımıza girdi. Evet, belki çok sık frekanslarla olmuyor. Ancak olduğu zaman da siyah kuğu etkisiyle şirketleri götürüyor.
İsviçre Frangında bu örnek yaşandı. O sabahı çok iyi hatırlıyorum. Şirkette oturmuş ekranları izliyorduk. İsviçre Merkez Bankası, Frank için desteğini kestiğini açıkladı. İsviçre Frangı yüzde 30 değer kazandı! FX işlemi yapan, pozisyon açan onlarca şirket battı.
Dünyada gelecekle ilgili emin olduğum birkaç şey var: Biri finansal türbülans, çok yüksek iniş çıkışlar. Diğeri volatilitenin hayatımızda kalıcı olarak varlık göstermeye başlaması. Üçüncüsü de dünyayı finansal açıdan öyle bir noktaya getiriyorlar ki; artık dolar - Euro tutmak veya onlara eksi faizde yatırım yapmak üzerine çalışan yaklaşım ve sistemlerin patlayacağı bir noktaya doğru gideceğimiz açıkça görülüyor.
"Bitcoin'in alternatifi Ripple değil"
Bitcoin’in insanların ilk etapta fark edemediği çok önemli bir değer önerisi var. Bunu değiştirmeye çalışmak anlamlı değil. Futboldan örnek verecek olursak, biri çıksa ve dese ki:
“Ben futbolu daha iyi oynamak için bir yöntem keşfettim ama 8 kişi oynuyoruz, 11 kalabalık oluyor.”
Bu ne kadar anlamlı olur? Kural setini değiştirmeye kalktığınızda, projenin başına bir CEO, bir pazarlama departmanı koyduğunuzda, işi şirketleştirdiğinizde Bitcoin’in asıl değeri ortadan kalkıyor. Bitcoin’in asıl değeri daha hızlı olmaya çalışması değil.
Örneğin internetin birtakım teknik sorunları var. Biri çıkıp, “İnterneti boşverin, bir kapalı devre bir sistem geliştirdik. Çok daha hızlı.” dese bu kabul görür mü? Kısacası, Bitcoin’i Bitcoin yapacak ana unsuru devreden çıkardığınızda, daha hızlı olmasının ortaya koyduğu bir değer yok.
Bitcoin ölebilir, değişebilir. Ama onun yerini alacak yapının da yine bağımsız, arkasında kimsenin olmadığı, konsensüs ağı mantığıyla çalışan, kimsenin herhangi bir kararla büyütüp küçültemediği, toplam coin hacminin belli olduğu ama çok daha üstün bir teknoloji çıkarsa, biz ona da hayran olup peşinden gidebiliriz. Ama BTC’nin alternatifi Ripple değil.
"Bitcoin'i erişilebilir kılmak için çalışıyoruz"
Bizim iki tane kritik ölçeğimiz var:
Birincisi, kripto para işini Türkiye’de sağlıklı bir şekilde büyütmek. Ölçek yakalamak koşulsuz bir öncelik değil bizim için. BTCTurk abuk subuk işler yapsa, kripto para işinin Türkiye’de sonu forex’e döner. Hem regülasyon hem paydaşlarımız gözünde o etkimiz var. Bankalarla ilgili şüphe uyandıracak birkaç işlem yapsak, hiçbir kripto para platformu hiçbir bankayla çalışamaz hale gelir. O yüzden gözü kara işi büyütelim gibi bir derdimiz yok.
İkincisi, kripto parayı erişilebilir kılmak. Kripto para bazı insanlar için çok sofistike, ancak bazı insanlar için de yeterince sofistike ve hızlı değil. Bunu ayrıştırmak, segmentasyona gidebilecek bir ürün çeşitliliğini yakalamak lazım. BtcTurk Pro platformu bunun ilk adımı oldu.
Bir sonraki adımı yakında gelecek. Power-user’lar için daha fazlasını yapabilecekleri, farklı pozisyonlar alabilecekleri kompleks niteliklerde bir uygulamayla karşılamak. Kripto paranın genele yayılmasının önündeki en büyük engel karmaşa. Genel tüketiciye, ellerini uzatıp, Bitcoin’e ulaşabilecekleri kolaylığı sunmak gerekiyor.
Türkiye’de bir döviz gerçeği var. Finansal enstrümanlarla içli dışlı olmayan vatandaş bile döviz alım satımı yapıyor. Biz de Bitcoin’i aynı bu rahatlıkta alıp satabilecekleri bir ortam sunmak için çalışıyoruz. Bu çalışmayı yapınca herkese daha kolay ulaşıp, işi daha hızlı büyüteceğimize inanıyoruz. Asıl amaç, Bitcoin'i erişilebilir kılmak.
CT: Sizce Türk yatırımcının nasıl bir profili var? Platform bağımlılığı var mı?
ÖG: Şirket olarak işlem hacmi bizim için birinci öncelik değil. İstesek çok rahat muazzam hacim yapabiliriz. Ancak biz diğer yandan ciddi bir sorumlulukla hareket etmek durumundayız. Bizim örneğin şüpheli işlemlerle ilgili bir ekibimiz var.
Yapmak zorunda mıyız? Hayır.
Regülasyon bunu dayatıyor mu? Hayır.
Ama basiretli bir tüccar olarak bunu yapmak durumundayız. Çünkü Türkiye’de örneğin yasa dışı bahis gibi bir gerçek var ve hacimleri hiç de azımsanmayacak boyutta. Dolayısıyla sektör ve BtcTurk için olası riskleri hacim pahasına feda etmekten kesinlikle kaçınmıyoruz.
"Türkiye'de %18 kripto sahipliği istatistiği gerçeği yansıtmıyor"
Bugün Türkiye’de işlem yapanlar bu işin can suyunu vermiş olabilirler. Ancak bu iş 2-3 milyon kullanıcıya gidecekse veya -istatistiklerin dediğine kulak asacak olursak- 9 milyon kişiye varacaksa…
CT: “Türkiye’nin %18’i kripto kullanıyor” istatistiğinden bahsediyorsunuz sanırım?
ÖG: Rakamlar tutmuyor ilk olarak. Ben rakamları seven bir insanım. Yüzde 18 dediğiniz zaman, 50 milyon seçmen üzerinden en az 9 milyon kişinin kripto parası olması gerekir. Bizim 650 bin üyemiz var. Diğer bir iki büyük borsanın da bu ölçekte üyesi olsa bile bunlar tümüyle platforma özgü (unique) kullanıcı olamaz. Birden fazla borsa kullananlar olduğu için, Türkiye’de toplam kripto işlemi yapanlar şu an 1 milyonu geçmez.
İlk çekirdek ekibe hizmet verirken, bunu sağlıklı bir şekilde büyütmek istiyoruz. Hacimden ziyade müşteri bazına yoğunlaşıyoruz. Bu insanların bazıları milyon dolar sahibi, ancak Bitcoin 20 bin lirayken, 1 BTC almış sadece. Öyle tanıdıklarım var: Bir üst düzey şirketin yönetici, istese 2 milyon dolarlık Bitcoin alabilir, sisteme inanıyor da. Ama bununla küçük adımlarla tanışmak istiyor. Ben bu profile emek harcamayı tercih ediyorum.
Biz gözü karartsak bu hacim 10 katına çıkar. Ama bu 6 ay veya 1 yıl sürer. Bir yılın sonunda ben MASAK veya BDDK ile zıt düşmek istemiyorum. Bunu yapmak da oldukça kolay:
Komisyonu yarıya indiririm, KYC sürecini hafifletirim. 126 kişinin aynı ayna önünde çektiği profil fotoğrafını kontrol ederken diğer tarafa bakarım. 126 tane yeni kullanıcım olur. Bunlar muhtemelen bahis işiyle ilgili illegal aktivitelerde bulunduğu için hacmim de yürür gider. Ama yapmıyorum.
Kısacası, bizim için bugünkü hacmin bir anlamı yok. Türkiye’de birkaç yıl sonra günlük hacmin onlarca milyon dolar olduğu, yüz binlerce kişinin kripto para alıp sattığı günler için biz çalışıyoruz. Bankaların farklı ürünlerle kriptoyu kendi uygulamalarının içine bir fiyat veya işlem seçeneği olarak koyduğu bir geleceği hayal edip ona emek harcıyoruz.
Bizim her zaman önceliğimiz tüm süreçlerin sürdürülebilir ve hesap verilebilir olması. Ben BDDK’ya, MASAK’a veya Merkez Bankası’na gittiğimde göğsümü gere gerek içeri girebilmeliyim.
Bunun olumlu yöndeki sonuçlarını önümüzdeki bir yıl içinde çok enteresan şekillerde göreceksiniz. Birçok noktada somut çalıştığımız konular var. Kısa vadeli kârlardan vazgeçerek, gelecekte Türkiye’nin önemli küçük bankalarından daha büyük bilanço ve müşteri bazına sahip bir kurum olmayı hedefliyoruz. Bunun yolu da temeli sağlam tutmaktan geçiyor.
BtcTurk sponsorluğu, yabancılara Türkiye futbol ligi izletiyor
CT: BtcTurk Yeni Malatyaspor için yapılan isim sponsorluğu, yine bu ilk kez kripto parayla tanışmak isteyenlere ulaşmakla mı alakalı?
ÖG: Orada da iki amacımız var. Aslında bizim yaptığımız her şey iki gözle değerlendirilebilir: Biri Bitcoin’in Türkiye’de saygınlık kazanması. Ülkemizin bunu doğru anlaması. Bundan para ve imkan kazanması. O yüzden düzgün bir farkındalık bizim için çok kıymetli. Her ne kadar bazı konularda çekingen davransak da bazı zamanlarda sesimizin gür çıkması gerektiğini düşünüyorum.
Futbolda yaptığımız sponsorluk anlaşmasının özünde Türkiye’de Bitcoin’in varlığını, adaptasyonunu ve düzgün anlatılmasını destekleyecek; insanlarda merak uyandıracak bir fırsat yaratmak var.
Kendi açımızdan bakacak olursak, biz zaten spora yatırım yapmayı uzun zamandır istiyorduk. Malatyaspor ile aramızda güzel bir sinerji var. Normalde ben Antepliyim, Fenerbahçe taraftarıyım. Ama Malatya’nın sponsoruyuz. Şartlar bu iş birliğinin faydalı olacağını gösterdi. Genel olarak baktığımızda, spor alanında sadece Malatya’nın değil, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın tüm iç saha maçlarında da LED sponsoruyuz. Bu küresel ölçekte de çok güzel bir etki yarattı.
Geçtiğimiz gün yabancı birinin tweet’ine denk geldim; “Hayatımda hiç Türk futbol maçı izlemedim ama sırf Bitcoin reklamı görmek için Beşiktaş’ın maçını açtım” yazmış İngilizce olarak. BtcTurk reklamını yuvarlak içine almış. Yani Türkiye’nin algısı için de güzel bir çalışma oldu.
Futbol Türkiye’de kitlelere ulaşmak için doğru bir araç. Bunu kripto topluluğu için de yapıyoruz. Bitcoin’i ne kadar çok kişi bilirse herkes için o kadar faydalı olur.
Bakkt, Bitcoin'e girmek isteyen kurumsal yatırımcı için Google Translate gibi çalışıyor
CT: 2020 hedefleriniz ve kripto paraya ilişkin öngörüleriniz nelerdir?
ÖG: Geçmiş bull piyasalardan çok farklı, yeni bir bull piyasanın geldiğini ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyorum. İlk olarak, bu kez gelen para akıllı bir para. Kurumsal yatırımcıların satın aldığını düşünüyorum. Bitcoin yaklaşık 3 bin dolardan 14 bin dolara yükseldi ve tekrar 10 bin dolar düzeylerine oturdu. Bence bu aslında kurumsal parayla oldu. Özellikle Batı dünyasında ve Uzak Doğu’daki kurumsal yatırımcıların bu işle ilgilenmesiyle mümkün oldu.
Finans dünyasında alışık olduğumuz düzenin içine Bitcoin’i sokabilecek birçok yeni girişim var. Bitcoin’i başka bir dil gibi düşünmek gerekiyor. ABD’de kullanılacak ama Çince gibi, çoğunluğun anlamadığı bir dil.
Kurumlar açısından durum böyle. Bu kitle Bitcoin’e ne kadar ilgi duyarsa duysun. Portföylerinde yüzde 0,5 – 1 gibi çeşitlendirme amaçlı da olsa almak isteseler bu 1-2 yıl önce -işin yasal zeminini tümüyle göz ardı etseler bile- mümkün değildi. Bir portföy gelip BtcTurk’te hesap açacak. O şifre birinde duracak. Cüzdanıma çekeyim deseler, anahtarları genel müdür mü tutacak? Yani onların doğal hayatına uymayan, anlamadıkları bir sistem var.
Bakkt gibi enteresan gelişmeler yaşanıyor. Bu ekipler kurumsal yatırımcılar için bir nevi Google Translate gibi işlev görüyor. Bitcoin dünyasındaki gerçekleri alıp, modifiye ediyor ve bunu kurumsal yatırımcıların dünyasına onları zahmete sokmaksızın yerleştiriyor. Bakkt ve Fidelity Digital gibi kurumların hedefi bu.
Trilyonlarca dolarlık varlığı yöneten kurumsal yatırımcıların gündelik hayatlarının dışına çıkmadan, ek risk almak zorunda kalmadan, kripto para almak için tüm kariyerini riske atmaları gerekmeden Bitcoin alabilecekleri bir sistem oluşuyor. Buradaki en önemli nüans, tüm bu sistemlerin sadece Bitcoin ile çalışması; bu nedenle de BTC tarafına çok fazla para akışı olacağını düşünüyorum.
İkinci kitle oldukça çarpıcı: Gündelik kullanıcı da Square’in yaptığı uygulama gibi çözümler sayesinde daha kolay Bitcoin alabilir hale geliyor. Dolayısıyla kurumsal yatırımcı üstten, son tüketici alttan küçük küçük alım yapabiliyor. Biz de yakın zamanda Türkiye için yeni hizmetlerimizi yakın zamanda tanıttığımızda Bitcoin almak çok kolay hale gelecek ve yaygınlık artacak.
O yüzden ben kurumsal parayla Bitcoin’deki gelişmenin ve bull piyasanın tetikleneceğini, 2020 yarılanmasıyla beraber de fiyat, yaygınlık ve piyasa değeri açısından rekorlar kırılacağını düşünüyorum. Bitcoin ile ilgili çok olumluyum.
Şirketler DNA'ları gereği Bitcoin'i tercih edecek
CT: Burada bir bakıma Bitcoin’in kendisi blockchain gibi olacak kurumlar açısından. Yani altyapının kendisi Bitcoin olacak. Kullanıcı Bitcoin’i bilecek ama aradaki tüm işlemleri gerçekleştirecek ürün ve servislerden yeni bir pazar kurulacak diyebilir miyiz?
ÖG: Ben şöyle bir durum bekliyorum; bugüne kadar “Arkasında kim olduğu, ne olduğu belli değil” diye Bitcoin’e olumsuz gözle bakan kurumsal dünyanın, bir yıl içinde tam da bu sebepten, arkasında hiçbir şirket olmadığı için Bitcoin’e yanaşacağını düşünüyorum.
Finans dünyasının en önemli endişelerinden biri karşı taraf riskidir (counter party risk). Yani birlikte iş yapmak isteyen iki tarafın birbirine karşı duyduğu güvenden doğan risk. Birlikte nasıl iş yapacağız? Hangi limitler üzerinde iş yapacağız?
Bütün işi Ripple, BtcTurk veya herhangi bir tek şirketin üzerine kurduğunda olumsuz bir senaryoda başına gelebilecekler ile Bitcoin aldığında başına gelecekler arasında çok ciddi bir asimetri var. O yüzden faydaları bir tarafa, DNA’ları gereği Bitcoin’i tercih edeceklerdir.
Trilyonlarca dolarlık paranın ortalıkta uçuştuğu küresel bir finansal oyun içinde en azından 50 ila 100 milyar dolar para geldiğini şöyle bir düşünsenize… Üstelik bugünün dünyasında 50-100 milyar dolar öyle sanıldığı gibi büyük paralar değil.
Ben 1990’lı yılların sonunda Amerika’da fon yönetiminde çalışırken henüz Türk Lirası’ndan altı sıfır atılmamıştı. Cebimde milyon liralarla geziyordum, oradakiler anlamıyordu. Trilyon kelimesini sadece astronomlar kullanırdı.
Bugün ise ABD’de insanlar neredeyse trilyon doları konuşacaklar. Böyle bir finansal dönemeçte henüz kimse farkında değil, ancak bu paranın bir kısmının Bitcoin gibi bir sisteme akması çok kolay. Bu sadece Bitcoin’e özgü bir durum da değil; böyle giderse emlak fiyatları da çığırından çıkacak.
Bitcoin’in hem ortaya koyduğu bir değer önerisi var hem de bağımsız. Ripple alsanız, birilerinin riskine ortak oluyorsunuz; EOS da böyle. Bitcoin’in bu açıdan da bir avantajı var. O yüzden Bitcoin’in geleceği için son derece olumluyum.
Bitcoin ekosistemine çok para gireceğini, bunun kurumsal parayla başlayacağını, sonra yine kaçırma korkusuyla akın olacağını düşünüyorum. Bu piyasadaki gelişmelere bağlı olarak zamanla değişebilir, ancak şu an için düşüncelerim bu yönde. Gelecekle ilgili stratejilerimizi de buna göre kurguluyoruz.
Bu röportajda cümleler ve soru sırası, akışa uygun biçimde düzenlenmiştir.