Yeni yıla girmeye az kaldı. Kriptoparalar dünyasında yeni yıl için beklentiler çok yüksek, şimdiden boğa sezonuna girildiğini düşünenler var, hepimize hayırlı olsun. Ben bu yılın son yazısında gelecek yıl için başka tür bir beklenti içinde olduğumu anlatacağım. Beni yazılarım ve Veteran videolarından tanıyan takipçilerim bilirler, dünyadaki yeni konjonktürü Taş-Kağıt-Makas oyunundan alınma bir analoji (benzetme) ile tarif etmekteyim. Bu analoji içinde Kağıtçılar diye andığım grup bizim kriptopara dünyasında “fiat para” adını verdiğimiz dolar ve diğer ülke paralarını üretiyorlar. Dünya bankalarında bu fiat paralar çoğalıyor ve vücudun damarlarında ilerleyen kan gibi toplumların en kılcal noktalarına kadar yayılıyorlar. Sonuçta hepimiz gündelik hayatımızda fiat paralar kullanmaktayız, şu an başka alternatifimiz yok.
Türkiye’nin kendine özgü mekanizması olan vadeli çekler ise Kağıtçıların global ve merkezi düzenine karşı, geleceğimizdeki merkezi olmayan bir kredi yaratma alternatifi olarak görev almayı bekliyor. Bugünkü fiat para sistemi çöküp yerini blokzinciri üzerinde işleyen bir yapıya terk ettiğinde ticari işletmelerin çalışması için elzem olan krediler, yani gelecekte ödenecek cansuyu paraları kriptoparalarla dönmeyecek. Kriptopara dünyasında teminatsız kredi verilmesini sağlayacak bir mekanizma bulunmuyor. Böyle bir mekanizmanın dünya ticaretine dahil olabileceği tek yer ve tek coğrafya bizim ülkemiz ve çevre ülkeler olacak, çünkü başka yerde bizdeki gibi bir gayri-merkezi kredi sistemi yok.
Dünya enerji sektörünü elinde bulunduran, hidrokarbon yakıtlarla dünya ekonomisinin yaklaşık yarısını kontrol eden Taşçılar ise bugüne kadar fiat para basan bankaların sahiplerinden pek fazla ayrışmamışlardı. Ne var ki, son iki senede anladık ki artık petro- dolar adlı ikili yapı yıkılmış ve bundan sonra yer altından petrol ve doğalgazı çıkarıp dağıtımında da söz sahibi olan bu ikinci büyük grup, Kağıtçılarla artık aynı yolda yürümüyor, hatta aralarında büyük bir mücadele olmakta. BlackRock’un ETF başvurusu ile kriptoparalara güven getirmesi ve fiat para dünyasında deprem yaratmak istemesini böyle okumak gerekiyor.
Taş-Kağıt savaşı bizi nereye götürür?
İşte bu değişen dünya konjoktürü bizi 2024 yılında nereye götürecek? Taşçılar-Kağıtçılar savaşı bize nasıl bir yeni yıl hazırlıyor? Chip konusunda sıcak savaşı görecek miyiz? Çin Tayvan’a müdahale edip ilhak eder mi? Bu durumda bir Asya savaşı, veya daha kötüsü, bir III. Dünya Savaşı ortaya çıkacak mı?
Benim bu konudaki tahminim, Tayvan’daki dev üretim kapasiteli TSMC çip fabrikasının bir benzeri Arizona’da faal hale gelmeden önce ABD’nin Çin’e aktif müdahale yapmayacağıdır. Önce Amerikan toprağında üst düzey yongaların üretildiğini gözleriyle görürler ancak ondan sonra sıcak savaşa girişirler. Tabii eğer Çin onları gafil avlayıp daha önce Tayvan’a girmezse. Yani, aslında Asya’da kaynayan kazan tam anlamıyla bir çip ve teknoloji savaşı. Tayvan’a Çin müdahale ederse Amerikalıların TSMC fabrikasını havaya uçurma planları var ve bunu kimseden gizlemiyorlar.
Yapay Zeka (YZ) konusunda olanlar da Çin-ABD teknoloji gerilimine paralel seyretmekte. Orada da Çin’in hamleleri ABD’nin YZ konusundaki liderliğini elinden almaya yönelik. Şu anda YZ işi yazılımda açık kaynak, donanımda ise TSMC fabrikası ekseninde dönüyor. Eğer fabrika havaya uçurulursa o zaman YZ meselesi de duraklamaya uğrar, ama zaten o fabrika dünyadaki bütün cep telefonlarının içindeki beyinlerin üretildiği yer. Sadece YZ değil TSMC fabrikası çalışmaz olursa tüm teknolojik gelişim sekteye uğrar.
2024 sihirli bir yıl olabilir…
Tüm bu karanlık resmin arkasından hemen ekleyeyim, yeni yılda sihirli gelişmeler olması da mümkün. Kağıtçıların arkasında durduğu Britanya İmparatorluğu, geçen yüzyılda adını kaybedip ada devleti United Kingdom haline gelmişti. Ona Britanya İmparatorluğu (British Empire) adını takan ve bu şekilde bu küçük ada ülkesine sihirli bir gelecek tasarlamış olan bir kahin vardı: John Dee. Kraliçe 1. Elizabeth zamanında yaşamış olan ve ona kahin ve astrolog olarak hizmet vermiş olan Dee, 1580’lerde bir kehanette bulunmuş ve 4 milyon nüfuslu bu küçük ülkeye geleceğin dev dünya imparatorluğu olacağı yönünde bir gelecek ve monad hazırlamıştı. Monad için, bir tür sihir diyebiliriz. John Dee’nin bu monadı, yani İngiltere devleti için kurmuş olduğu sihir geçtiğimiz yıl yıkıldı. Paramparça oldu. Bu konuda kaynak isterseniz onu bile verebilirim: Alastair Crooke isimli İngiliz diplomatı ve eski MI6 ajanının bir yazısını size kaynak olarak paylaşıyorum. (Kaynak:1)
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u ele geçirdiğinde bir çağ başlatmıştı: o gün Orta Çağ yıkılmış ve Yeni Çağ başlamıştı. Hemen bu olayın ardından Bizans kütüphanelerinde olan önemli kitaplar, insanlığın eski döneminden kalma gizli bilgiler içeren bazı eserler Batı’ya, Avrupa’ya kaçırılmıştı. Avrupa’da bu kitaplar gizlice çoğaltılmış ve Avrupa dillerine tercüme edilmişti. Bu kitaplardan bir tanesi, Avrupalıların Picatrix ismi verdikleri bir eser özellikle yayılmış ve Kilisenin izni dışında gizli örgütlerce okunmuştu. İşte bu kitap John Dee’ye de monadını tasarlarken el kitabı olarak hizmet etmişti. Şimdi artık Dee’nin sihrinin bozulduğunu anlıyoruz. Bu bize 2024’den itibaren dünyanın eski karanlık sihirlerden kurtulduğumuz, bilgi çağının aydınlık yarınlarına gireceğimiz müjdesini veriyor. İngiltere ve Kağıtçılar için de işler yeni yılda daha kötüye gidecek gibi görünüyor. Bakalım yaşayıp göreceğiz hep birlikte.
Kaynak:
1. https://strategic-culture.su/news/2022/11/11/de-conflicting-with-the-west-will-the- valdai-blueprint-work/