Bitcoin ve Ethereum gibi kripto para birimlerinin bel kemiği olan Blockchain teknolojisi, veri depolamanın ve aktarmanın güvenli ve şeffaf bir yolu olarak teknoloji endüstrisinde hızla ilgi yaygınlaşıyor. Tedarik zinciri yönetiminden dijital kimlik doğrulamaya kadar, Blockchain için potansiyel kullanım durumları çok geniş ve çeşitli. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe de iş yapma ve çevrimiçi etkileşim kurma biçimimizde devrim yaratma potansiyeline sahip gibi gibi gözüküyor. 

Bu potansiyelin ilk meyvelerini ise günümüzde yavaş yavaş görmeye başladık. Birçok şirket, ya kendi Blockchain teknolojilerini geliştirdi ya da amaç ve operasyonlarına uygun buldukları Blockchain ağları ile anlaştılar. Bunun en büyük katkısı ise hem projelerin hem de arkasındaki teknolojilerin, büyük şirketlerce desteklendiği için hem kalite hem de performans açısından iyileşmesi oldu.

En son örnekte Amazon Web Sevices'in (AWS) Avalanche ile anlaşması da bu adımlara oldukça güzel bir örnek. Kendisini genel anlamda kurumsal müşteriler için konumlandıran Avalanche, sahip olduğu Subnet çözümü ile şirketlerin kendi alt ağlarını oluşturmalarına olanak tanıyor. 

Sadece şirketler kendi ağlarını istedikleri doğrultuda optimize ederken, Blockchain'in teknolojisinden de faydalanmış oluyorlar. 

Burada asıl önemli nokta, sadece 2022 yılında 20.5 milyar dolarlık gelir elde eden AWS gibi güçlü bir şirketin Avalanche ile ortaklık kurması. Bu Blockchain teknolojilerinin genel kabulü ve kullanımı açısından oldukça önemli bir adım olarak görülüyor. Öyle ki resmi web sitesinde göre Avalanche'ın kendi ekosisteminde 307 tane proje ve şirket yer alıyor.

Tabii bu bir ilk de değil. Geçmişte Google Cloud, Aptos Labs ve Ronin gibi Blockchain ağları ile ortaklıklarını açıklamıştı. 

AWS'nin Avalanche ortaklığı sektördeki gelişime bir tuğla daha ekledi

Geçtiğimiz son 5 yılı bulut teknolojisinin yılı olarak nitelendiren birçok geliştirici bulunuyor. Hem erişilebilirlik, hem de verimlilik söz konusu olduğunda kendisini defalarca kanıtlayan bulut, teknoloji şirketlerinin de bir numaralı gözdesi.

Bunun arkasında yatan birçok neden bulunuyor:

  • Ölçeklenebilirlik: Bulut sistemleri, şirketlerin fiziksel altyapıya önemli bir ön yatırıma ihtiyaç duymadan, altyapılarını gerektiği gibi kolayca ölçeklendirmelerine veya küçültmelerine olanak tanır.
  • Esneklik: Bulut sistemlerine internet bağlantısı olan her yerden erişilebilir, bu da şirketlerin uzaktan çalışmasını veya yeni pazarlara açılmasını kolaylaştırır.
  • Maliyet etkinliği: Şirketlerin yalnızca fiilen kullandıkları kaynaklar için ödeme yapmalarına olanak tanıdığından, genellikle geleneksel şirket içi çözümlerden daha uygun maliyetlidir.
  • Güvenilirlik: Verilerin her zaman kullanılabilir olmasını sağlamak için yedekli sistemlerle yüksek düzeyde çalışma süresi ve güvenilirlik sunar.
  • Güvenlik: Güvenliğe büyük yatırım yapar ve müşteri verilerinin korunmasına yardımcı olmak için bir dizi güvenlik özelliği sunar.

Genel olarak bulut sistemleri, teknoloji şirketlerine altyapılarını ve verilerini daha kolay, uygun maliyetli ve güvenli bir şekilde yönetmenin bir yolunu sunuyor. 

Blockchain ise beraberinde getirdiği birçok avantaj ve güçlendirme etkisi ile bulut sistemlerinin sahip olduğu verimlilikleri bir üst seviyeye çıkartmak için oldukça etkili.

Bunun için Google Cloud, Amazon Web Services (AWS), Microsoft Azure ve IBM Cloud gibi bulut sağlayıcıları, şirketlerin Blockchain ağlarını kolayca kurmasına ve yönetmesine olanak tanıyan hizmet olarak Blockchain (BaaS) çözümleri sunuyor. 

Bu hizmetlere Blockchain sektörü özelinde ilerleyen projeler de dahil olduğunda, deyim yerindeyse bir Voltron oluştuğu görülüyor.