Dünyanın rezerv parası dolardan kaçış büyüyerek devam ediyor. De-dollarization denilen, dolardan uzaklaşma, ya da dolarsızlaştırma denilen süreç, global ticarette  emtianın (metaların) alış-verişinde, yani özellikle petrol ve gaz gibi yüksek volümlü  işlemlerde dolar yerine başka para birimlerinin kullanılmasına deniliyor. 

Dolardan kaçış neden çok tehlikeli? 

Dolardan kaçış dünyadaki en tehlikeli hareketlerden birisi çünkü özellikle bir ülkeye  çok zararı olacak bir hareket: Amerika’ya. Türkiye, Polonya veya Mısır gibi arada  kalmış ülkeler için, dünya rezerv parasının dolar olması veya euro olması çok fazla  farketmez. Bu ülkelerin tacirleri dünyadaki gidişata ayak uydururlar ve hayat devam  eder, ancak Amerika için dolardaki tehdit çok daha büyük ve varoluşsal.  

Stratejik zaafiyet! 

ABD açısından de-dollarization, buna destek veren ülke veya ülkelere savaş ilan  edilmesine sebep olabilecek denli yüksek bir tehdit olarak algılanmaktadır.  Amerikan ordusu dünyanın her yerindeki üslerinde yüzbinlerce asker ve silah  bulunduruyor. Son 75 yılda dünyanın jandarması rolünü oynayan ABD’nin en  büyük kozu sınırsız dolar basabilmesiydi. Ordusunun giderlerini ve diğer tüm devlet  harcamalarını dolar basarak ve diğer ülkelerden borçlanarak karşılayan ABD,  doların rezerv para olmaktan çıkması durumunda birdenbire kendisini çok güçsüz  ve zayıf bir durumda bulabilir. Bu nedenle de Amerikan devleti için doların değerini  ne pahasına olursa olsun korumak birinci öncelik durumunda.  

Olayın bu derece tek bir değişkene, -doların güçlü veya güçsüz olması- indirgenmiş olması aslında Amerika’nın uzun zamandır sürdürdüğü dolarlaşma stratejisinin en  büyük zaafiyetine işaret etmektedir. Amerika kendisini bu hale nasıl düşürdü?  Olaylar bir anda buraya gelmedi, herşey yavaş yavaş, on yıllar içinde gelişti. 

Doların rezerv para olmasının hikayesi 

ABD’nin son 50 yılda doları dünyanın hakim rezerv parası yapmak için neler  yaptığına bir göz atalım. Doların bugün dünyada tek ve hakim para, ana rezerv para  birimi olmasının arkasında yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi var. Olayları daha  gerilerden, Birinci Dünya Savaşından başlayarak ele alalım. (Kaynak:1 ve 2) 

1920’ler

Dolar, Birinci Dünya Savaşı bitiminden sonra, o sırada dünyanın rezerv parası olan  İngiliz sterlinine karşı atağa geçmeğe başladı. Savaş ganimetleri ve çeşitli krediler  karşılığında, ABD dünyanın diğer ülkelerinden külçe altın toplamaya başladı.  

1944 

İkinci Büyük Savaş biterken Bretton Woods adı verilen ünlü anlaşma ile dolara  karşı sabit bir altın paritesi belirlenmiş ve ayrıca IMF ile Dünya Bankası’nın  kuruluşu da karara bağlanmıştı. Parite bir ons altına karşılık 35 dolardı. (Bir troy  ons yaklaşık 31 gramdır.) 

1960’lar 

Özellikle Japon ve Alman sanayilerinin savaş sonrası 60’lardan itibaren atağa  kalkması ile birlikte Avrupa’lı ve Japon şirketlerin (Mercedes, Toyota, Sony, Hitachi  vs.) elinde satışlarından elde ettikleri yüklü dolar hesapları birikmeye başladı. Bu  dolarlara karşı altını onsu 35 dolardan vermek ABD hazinesini zorlamaya  başlamıştı. (Karşılaştırmanız için, şu anda bir ons altın 2000 doların biraz altında  seyrediyor, demek ki dolar o zamandan bu zamana altına karşı 57 kat değer  kaybetmiş!)  

1971 

Nixon iktiradayken ABD hükümeti aldığı bir kararla, dolara karşı sabit altın  karşılığı ödenmesini “geçici” olarak durdurdu. Daha sonra kalıcı hale gelen bu karar  neticesinde dünyanın tüm paraları, (aradan altın çekildiği için) doğrudan dolara  endeksli hale getirilmiş oldu. Bunun hemen arkasından, 1973 yılında Suudi  Arabistan devletiyle yapılan bir anlaşmayla bu ülkenin satacağı tüm petrolün  karşılığının dolarla ödenmesi kurala bağlandı ve böylece petro-dolar denilen rejim  doğmuş oldu. 

1980’ler 

Bu yıllarda, General Electric şirketi öncülüğünde Amerikan ekonomisi önce  Hindistan’a sonra Çin’e ekonomik üretimini kaydırmaya, yani out-source etmeye  başladı. Sanayi üretim kabiliyeti adım adım Amerika dışına, gelişmekte olan  ülkelere kaymaya başladı. ABD şirketleri ise gitgide daha fazla şekilde  “finansallaşma” denilen, üretim yerine dolara dayalı sanayi dışı finans gelirlerine  bağımlı olmaya başladı.  

2008 

Bu yıl global finansal kriz başladı ve Amerikan merkez bankası Fed, tüm Amerikan  tarihinde o güne kadar basılan toplam paranın %80’nini basarak görülmemiş bir  dolar genişlemesi başlattı. Fed, 2020 Mart’ında ise 3 trilyon dolardan daha fazlasını  bir günde bastı.  

2022 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte dünyada yepyeni bir konjonktür devreye  girdi. ABD ve Avrupa ülkeleri Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulamaya  başladılar. Ayrıca bu ülkenin ve bazı vatandaşlarının Batı bankalarında bulunan yüz  milyarlarca dolarına el kondu. Bu yaptırımlar elbette Çin devletinin de dikkatini  çekti ve bu iki ülke, Rusya ve Çin, ticaret ve finans sistemlerinde işbirliğine gittiler. 
Savaşın başlamasından itibaren ruble-yuan ticareti 80 kat büyüdü!  

Ve geldik 2023’e 

Rusya ve İran birlikte altına endeksli bir kriptopara çıkartmaya karar verdiklerini  açıkladılar. Tüm bunlar olurken Çin ve Rus merkez bankaları 1967’den bu yana  görülmemiş bir hızla altın toplamaya ve rezervlerinin bir kısmını dolar yerine altın  olarak tutmaya başladılar. Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan petrol dışı emtia  alım-satımında rupee kullanımına geçtiler. Brezilya ve Arjantin kendi aralarında  ortak bir para birimi kullanacaklarını ilan etti.  

Ve nihayet Suudi Arabistan, 48 yıldan bu yana ilk defa dolar dışında diğer para  birimleri ile petrolünü satacağını duyurdu; Bu ülke adeta 1970’lerin ortasından beri  ana ortağı olduğu petro-dollar sistemini bitirmek ister gibi bir tavır takınmış durumda. Suudi Krallığı, Çin’den aldığı garantilerle ve Rusya lideri Putin’in de  arkasında durmasıyla adeta Amerika’ya kafa tutuyor. 

Dünyada de-dollarization önlenemez şekilde yükselirken Fed’in inatla arttırmayı  sürdürdüğü faiz oranları ABD bankacılık sistemini destabilize etmiş durumda. Bu  arada karşılıksız basılan dolarlarla tüm askeri harcamalarını da karşılamakta olan  ABD, bu tek değişkene olan bağımlılığı sebebiyle dünyanın geri kalanı için tehlikeli  bir dengede seyrediyor.  

Kaynaklar: 
1- https://www.visualcapitalist.com/de-dollarization-countries-seeking alternatives-to-the-u-s-dollar/ 
2- https://www.zerohedge.com/geopolitical/de-dollarization-countries-seeking alternatives-us-dollar