Piyasada aktif durumda olan kripto para borsaları, kendilerini geleneksel borsadan ayırmak ve markayı kriptoyla özdeşleştirmek için ismine Bitcoin (BTC), coin veya kripto parayı andıran diğer unsurları ekliyor. 2016 yılında bir yazılım ekibinin 8 aylık yoğun çalışmasıyla geliştirilen Paribu ise kendine farklı bir yol çizmiş durumda. Klişelerden uzak kalsa da, dünya genelinde başarısını kanıtlanmış pratikleri uygulamaya alarak 2017 yılında hizmete açılan Paribu, ilk üç ayında 35 bin, ilk yıl sonunda ise 250 bin kullanıcıya ulaştı. Paribu CEO'su Yasin Oral, Ekim 2019 itibarıyla 120 bini aktif, toplam 550 bin kullanıcıya hizmet sunan kripto para borsasını "Türkiye'nin en yüksek işlem hacmine sahip dijital varlık işlem platformu" olarak tanımlıyor.

Şirket, kripto parayı hem gedikli al satçılar hem de ilk kez cüzdan açacak ana akım tüketici için erişilebilir kılmayı kendine misyon edinmiş. Sadece Türkiye'deki bankalara kayıtlı kullanıcıları platforma kabul etmelerine karşın, gerek işlem hacmi gerek kullanıcı sayısıyla global borsalarla yarışabilecek hacimde çalışıyorlar. Oral, "2019 yılını kurumsal yapımızı geliştirmeye adadık. İK tarafını güçlendirerek, geleceğe yönelik yatırımlarımızı sürdürüyoruz." diyor.

“Kamu ve diğer paydaşlarla temas halindeyiz”

Erhan Kahraman: Paribu bu pazar payıyla kripto ekosistemini temsil eden sayılı oyuncudan biri niteliğinde. Bu misyonu nasıl göğüslüyorsunuz?

Yasin Oral: Her konuda böylesine titiz davranarak üçüncü yılı tamamlıyor oluşumuz aslında sorumluluk bilincimizi gösteriyor. Bankacılık gibi geleneksel piyasalarda daha önce yaşanmış her vakayı referans alıyor; doğru uygulamaları kripto para piyasasına uyarlamaya çalışıyoruz. Sistemdeki dolandırıcılık önlemlerinden, müşteri tanıma (KYC) ve kara para aklamayla mücadele (AML) süreçlerine kadar tümünü aktif olarak kullanıyor ve arka tarafta bu güvenliği sağlamak için ciddi yatırımlar yapıyoruz. Bu konuda çok hassasız ve kamu başta olmak üzere tüm paydaşlarla bu hassasiyetimizi paylaşıyoruz. 

Finans ekosisteminde ve kamuda temasta bulunduğunuz paydaşlar var mıdır?

YO: Çalıştığımız bankalarla dirsek temasındayız. Kamu kurumlarına gerekli bilgilendirmeleri doğru vakitte yapıyoruz. Onların soruları olduğunda yanıtlıyoruz. Bir gün kripto para piyasalarına yönelik kamu tarafında adımlar atılacak olursa, onun için gerekli adımları bugünden atıyoruz.

Şu an aslında geleceğe yatırım yapıyorsunuz yani?

YO: Evet, kesinlikle. Hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bugün almakta olduğumuz pek çok önlemi aslında kimse bizden yasal anlamda beklemiyor. Ancak biz kamunun kriptoyu kucaklama vakti geldiğinde, elimiz dolu gitmeyi hedefliyoruz. Ekosistemi bozacak her türlü davranıştan kaçınıyoruz.

Bizim regülasyon beklentimizin temelinde de bu var:

Türkiye’de çok fazla kripto para borsası oluştu ve bunun mağduriyet oluşturmasından, ekosistemdeki bütünlüğü bozmasından endişe ediyoruz. Bu nedenle ziyadesiyle hassas davranıyoruz.

Türk insanı kriptoya çabuk adapte oldu

Türkiye’deki kullanıcının kripto parayla ilişkisini nasıl özetlersiniz?

YO: Türkiye’de kripto para alım satımı yapan veya elinde tutanların profiline baktığımızda, bunların çoğunlukla daha önce geleneksel piyasalarda işlem yapmamış kişiler olduğunu görüyoruz. Bu açıdan, kripto para teknolojisi kendi yatırımcı kitlesini oluşturdu diyebiliriz.
Türkiye teknolojiye çok hızlı adapte oluyor. Kripto paraya da finansal bir enstrüman değil, teknolojik bir gelişme olarak bakılıyor. Online bankacılık deyip geçmemek lazım; Türkiye’de yeni nesil bankacılık hizmetleri uluslararası standartların çok ilerisinde. Bunlar havaya saçılmış kurşunlar değil; bir talep neticesinde yapılan geliştirmeler. Kullanıcı talep ettiği için, bankalar hep bir adım daha fazlasını sunmak için rekabet ediyor. 

Bunu genelde gelişmekte olan ülkelerin ortak özelliği şeklinde yorumlasalar da durum sadece bundan ibaret değil: Türkiye’de insanlar teknolojiye çok hızlı adapte oluyor, yeni teknolojileri çok hızlı içselleştiriyorlar. Bence kripto paraya duyulan ilgi ve alaka da tümüyle bu eğilimin bir yansımasıdır.

Paribu olarak girişim ve yatırımlarımızın büyük çoğunluğu, kripto parayla ilk kez tanışmak isteyen kullanıcıyı hedefliyor. Kriptoyu bilene zaten anlatmaya çok gerek yok. Ancak öğrenmek isteyenler için hem teknolojik hem finansal açıdan çok çekici bir alan. Kullanıcının aklındaki tüm soru işaretlerini yanıtlayarak, içi çok daha rahat ve güvenli bir şekilde kripto para piyasalarına girmelerini amaçlıyoruz. Onların güvenli bir şekilde kripto parayla tanışmalarını sağlamak bizim en önemli görevimiz.

Güvenlikten tasarruf olmaz

Borsada güvenliği nasıl sağlıyorsunuz? Yasal uyumluluk açısından ne gibi önlemler aldınız?

YO: Globalde bunların standartları zaten oturmuş durumda. Biz de aynı standartları uyguluyoruz. Kara para aklamayla mücadele noktasında üçüncü parti hizmetler kullanılıyor. Orada çok kıymetli araçlar kullanıyoruz. Konu güvenlik olduğunda, hiçbir yatırımda kısıtlama yapmıyoruz. Hangi kademede ne ihtiyaç varsa hemen kaynak ayırıyoruz. Ayrıca geleneksel para borsaları ve bankaların yanı sıra kripto paranın regüle edildiği ülkelerde geliştirilen mevzuatları da inceleyerek dünyaya entegre bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz.

Müşteri tanıma süreçleri (KYC) açısından ise Paribu’nun şöyle bir avantajı var:

Sadece Türkiye’de banka hesabı bulunan üyeleri kabul ediyoruz. Dolayısıyla zaten bankaların yaptığı KYC işleminden geçmiş kişileri üye alıyoruz. Bunun üstüne bir de kendi standart KYC işlemimizi yapınca, ülke olarak dünyadaki en güvenli müşteri alma süreçlerine sahibiz demek mümkün. Türkiye bu konuda dünyanın ilerisinde; kapalı kutu ve stabil. Kripto para borsalarına yönelik herhangi bir mevzuat çıkacak olsa süreçler buna son derece hazır.

Türkiye’de halkın kripto paraya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yaz aylarında çıkan meşhur “Türkiye’nin yüzde 20’si kripto kullanıcısı” raporu sizce gerçek mi?

YO: Türkiye’deki kullanıcıların kripto paraya olan eğilimi yadsınamaz bir gerçek. Aktif üye sayımız da bu konuda önemli bir gösterge. Öte yandan, araştırmaların hedef kitlesi alınacak yanıtlar ve sonuç için büyük önem taşıyor. İncelediğimiz kadarıyla araştırmalar genellikle zaten online olan ve teknolojiye ilgisi oldukça yüksek bir kesimle gerçekleştiriliyor. Bu da sonuçların beklenenin üzerinde çıkmasına sebep oluyor. 

Kripto paranın ana akıma yayılımı sizce ne durumda? Bunu hızlandırmak için neler yapılabilir?

YO: Kripto paraların gündelik yaşantımızda kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ana akımda kullanımı da artıyor. Geleneksel ödeme sistemleri üzerinden kripto para kullanımı mümkün oldukça daha da fazla yaygınlık kazanmasını bekliyoruz. Var olan finansal sistem ile yeni nesil kripto paraların geçişi ne kadar kolaylaşırsa, kripto para kullanımı da o kadar yaygınlaşacak. En kolay ve güvenilir dijital varlık işlem platformu olarak misyonumuzun bir parçası da kripto paraların yaygınlaşması ve gündelik hayatımızda yer alması.

Stablecoin için yol haritası

Yaz döneminde Omni Tether'den ERC20 tabanlı USDT’ye geçtiniz. Bu süreci kısaca özetler misiniz? 

YO: Paribu’ya yeni bir kripto para birimi eklerken dikkat ettiğimiz belirli standartlarımız var. Bunları karşılayan her coin’i detaylıca inceleyip, listelemek için çabalıyoruz. Tether uzun zamandır listelediğimiz bir para. Önceleri, Bitcoin üzerindeki bir katman olan Omni ağındaydı. Bitcoin finansal bir yatırım olarak rüştünü ispat etmiş olsa da bir ödeme aracı olarak çok da stabil değil. Çünkü bazen bir saati aşkın süre ödeme onayı bekleyebiliyorsunuz. Bunu bir dolar transferi işleminde yaşadığınızda, karşı tarafa geçmesinin bir saati bulması önemli bir sıkıntıydı Omni Tether’de.

Sadece ERC-20’de değil, tüm ağlarda Tether mevcut şu anda. Bizim temel misyonumuz kullanıcının isteğine yanıt vermektir her zaman. Global borsalarda süreç nasıl işledi? Buna bakıyoruz. 

Global borsaların çoğu ERC-20’ye geçtiler. O zaman Paribu kullanıcısının da bu borsalar arasında aktarım yaparken rahat hareket etmesi gerekiyordu. Burada da kullanıcıyı baz aldık ve onların en sık kullandığı ağ olduğu için ERC-20’ye geçtik. Paribu olarak bu tür geçişlere çok hızlı adapte oluyoruz. Bizim önceliğimiz iç pazardaki rekabet değil; globalde önemli bir adım atılıyorsa aynı hızda bu hamleyi yapmaya gayret ediyoruz.

Kullanıcı gözüyle bakılınca, kripto paranın bir ödeme aracı olarak görülmesinin eşiği ne olacak? Ne yaşanırsa tüketici kahve mağazasında içeceğini kripto parayla almaya başlar sizce?

YO: Şu an kripto para denince çoğu kişinin aklına sadece Bitcoin geliyor.

Bitcoin özelinde konuşacak olursak, BTC’nin bir ödeme aracı olması için alınması gereken çok yol var. Belki bir gün topluluk buna rıza gösterir ve yeni güncellemeler bu yönde olursa mümkün ama mevcut durumuyla, örneğin bir kahve aldınız ama ödemesi bir saat sonra geçecek… Bu çok akla yatkın bir senaryo değil. 

Bu yönde geliştirilen üçüncü parti çözümler ise merkeziyetsizlik ve eşler arası (P2P) işlem gibi unsurları değiştirerek Bitcoin’in doğal akışını bozuyor. Ripple gibi çözümler, kısmen merkezileştirme yaparak bu işlem süreçlerini hızlandırabiliyor. Alınması gereken çok yol var. Ancak önünde sonunda kripto para toplumca kabul gören bir ödeme yöntemine dönüşecektir.

Elbette hiçbir zaman bıçak kesiği gibi bir geçiş olmayacaktır. Yani yeni nesil ödeme yöntemlerine geçerken, eskisini çöpe atmayacağız. Her konuda olduğu gibi ödeme konusunda da eski ve yeni bir arada çalışacak ve bunu destekleyen hibrit çözümler yaygınlaşacak. Sonra sistem kendi kendine hangisinin daha avantajlı olduğuna karar verecek. Ancak bu mutlaka Bitcoin olmak zorunda değil.

Libra bir kripto para değil

Facebook’un dijital para birimi Libra hakkında ne düşünüyorsunuz? 

YO: Libra’yı bir kripto para olarak tanımlamak çok doğru değil. Libra tümüyle merkezi bir yapıya sahip ve bizim alışık olduğumuz merkeziyetsiz kripto para birimleri gibi çalışmayacak. 

Şöyle bir düşünün; Bitcoin’in çıkış noktası kişiler arasında doğrudan bir ödeme sistemi olmaktı. Bunun için tasarlandı, ancak zaman içinde geçirdiği evrim neticesinde şu an geldiği noktada bir yatırım aracına dönüştü. Ödeme aracı olarak kullanılmıyor. Bitcoin artık bir yatırım aracı olarak, hatta altına alternatif olarak düşünülmeye başlandı. Çünkü ikisinin akışı birbirine çok benziyor.

Öte yandan, Libra günümüzde aktif çalışan ödeme sistemlerine alternatif bir ödeme sistemi açmaya çalışıyor. Bu bir bakıma bankacılık yapmak gibi oluyor. Bu kadar ses getirmesinin sebebi ise, böylesi bir sisteme adapte edebilecekleri kullanıcı kitlesinin muazzam ölçekte olması. Oysa bunda endişe edilecek bir durum yok; çünkü Libra’nın hedef kitlesi zaten “unbanked” olarak bilinen, banka kullanmayan kişiler. Burada Libra’yı kötüleyip önünü kesmekten ziyade, bu projeye nasıl katkı sağlanır da bahsi geçen kitlenin en azından bir kısmını bankacılık sistemine nasıl dahil edebiliriz diye bakmak gerekiyor. Günün sonunda, bakış açısının buraya doğru evrileceğine inanıyorum. 

Her zaman yeniliklere ilk olarak sert tepki gelir. Sonra düşünme süreci başlar ve tepkiler gittikçe yumuşar. En son Libra yetkilileri Fransa’da yetkililere konuyu izah ediyordu. Burada bir şekilde orta yol bulunacak. Çünkü bugün Libra’yı kapatsalar, yarın yeni bir isimle, yeni bir proje filizlenecektir. Yeni dünya böyle işliyor.

Kripto paranın ortaya çıkardığı en önemli değer, onu son kullanıcıyla buluşturacak ana değer nedir?

YO: Sadece bir değeri seçmek doğru olmayacaktır. Ortada bir başarı var ve bu bir ekip işi; tüm unsurlar bir araya geldiği için bu başarı elde edildi. Merkeziyetsizlik, eşler arası çalışması ve coğrafi sınırların ötesinde, hızlı bir transfer olacağı sağlaması; bunların hepsi bir arada olduğu için ve bu şekilde devam edeceği için kabul görmeye devam edecek.