Piyasaların gözü bugün Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'ndan gelecek faiz oranlarındaydı. Merakla beklenen oran yüzde 8.5 ile sabit bırakıldı, beklentiler yönünde açıklandı.

Para Politikası Kurulu (PPK), 23 Mart tarihli basın duyurusunda politika faizinin sabit bırakılmasına karar verildiğini açıkladı. Böylelikle yılın ikinci faiz kararı de belirlenmiş oldu.

Türkiye’de faiz oranları, Ağustos 2022'den bu yana kademe kademe düşürülmeye başlandı. Cointelegraph'ın haberine göre faiz oranları, Kasım sonunda gerçekleştirilen toplantı sonucunda iki yıldır ilk kez tek haneye düşürülmüştü. Devlet yetkilileri tek haniye düşünceye kadar faiz indirimine devam edeceklerini açıkladı.

TCMB, merakla beklenen faiz oranını açıkladı

Bir ülkenin merkez bankası tarafından verilen faiz oranı kararları, ekonomi üzerinde önemli bir etkiye sahip. Bir merkez bankası faiz oranlarını yükselttiğinde, borçlanmayı daha pahalı hale getirmiş oluyor, bu da ekonomik büyümeyi ve enflasyonu yavaşlatma etkisi yaratıyor. Öte yandan, bir merkez bankası faiz oranlarını düşürdüğünde, borçlanmayı daha ucuz hale getirdiğinden, ekonomik büyümeyi ve enflasyonu canlandırabilir. Faiz oranı ayrıca döviz kuru, tahvil, borsa ve konut piyasasında da etki sahibidir.

Aynı zamanda tüketici harcamalarını ve yatırımlarını da etkiler. Bu nedenle, merkez bankaları, ekonomik istikrarı ve büyümeyi teşvik etmek için faiz oranları hakkında kararlar alırken ekonominin durumunu dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurur.

Bu noktada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir süredir aktif olarak faiz indirip politikası yürütüyordu. Faizin tek haneye inmesi ile birlikte frenlenen indirimler, 2023'ün ilk ayında sabit bırakıldı.

Konu hakkında TCMB tarafından yapılan basın açıklamasında şu detaylara yer verildi:

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir. Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.