Bundan sadece 10 yıl öncesinde kendi kendine gidebilen araçlar sadece bilim kurgudan ibaretti. Günümüze geldiğimizde bu düşüncenin sadece kurgu olmadığını net bir şekilde görebiliyoruz. Birçok otomobil şirketi 2020 için için yaptıkları planlarda otonom araçlara geniş yer ayırmış durumdalar.

Yine bu 10 yıl içinde otonom araçlar dışında gelişen ve hatta popüler hale gelen bir başka teknoloji ise blockchain oldu. Bitcoin’in popülerliği ile yükselen blockchain teknolojisi, artık pek çok sektörde etkili ve güvenli dijital dönüşümü mümkün kılıyor. Blockchain artık hükümetler, bankalar ve lojistik servislerin tamamlayıcı bir parçası olarak görülüyor.

Bu potansiyelin gayet farkında olan bazı otomobil markaları, araçlarını çok daha iyi hale getirebilmek için Blockchain teknolojisini araştırıyor. Blockchain teknolojisi gelecekte otonom araçların birbirleriyle olan iletişimleri için kilit rol oynayabilir. Peki, blockchain teknolojisi otonom araçların gelişiminde nasıl bir katkı sağlayabilir?

Makineler arası haberleşme

Daimler Ağusos 2019’da herhangi bir insan etkileşimi olmadan, bir blockchain platformunu kullanarak kamyonların araçtan araca ödeme yapıp yapamayacağını test etti. Frankfurt merkezli bir banka olan Commerzbank ise, blockchain’in kullanıldığı bu deneme sürüşünde, kamyonlarla, elektronik şarj noktaları arasındaki alışverişi test etti. 

Daimler ve banka tarafından yapılan bu testlerde özel olarak tokenleştirilmiş Euro para birimi kullanıldı. Projenin başarısı, araçların ödeme sistemlerinde blockchain teknolojisinin kullanılması için ön ayak oluşturabilir.

Daimler tarafından yapılan test sürüşleri henüz çok yeni olmasına rağmen, yakın gelecekte araç iletişimi ve araç verilerinin depolanması alanlarında birçok blockchain testi yapıldı. 

Mayıs 2018’de, aralarında BMW, General Motors, Ford ve Renault’nun da bulunduğu 30 şirket bir araya gelerek Mobility Open Blockchain Initiative’i (MOBI) kurdu. 

MOBI’nin bugüne kadar yaptığı en önemli çalışma ise Araç Kimlik Standardı (Vehicle Identity Standard) oldu. Bu çalışmanın odağında, yeni üretilen taşıtların kimlik numaraları, blockchain temelli bir veritabanında saklanarak, mevcut sistemin geliştirilmesi hedefleniyor.

Verinin blockchain üzerinde depolanmasıyla, araç kimliği, mülkiyeti, garanti durumu ve mevcut kilometresini kapsayan bilgiler, elektronik bir cüzdanda güvenli bir şekilde saklanabilir. Bu bilgiler blockchain üzerinde değiştirilemez bir şekilde saklanır ve kriptografik olarak korunur. Böylece araç, çeşitli ağlarla iletişime geçerek park ücreti ve geçiş ücretleri gibi ödemeleri anonim kalarak, otomatik bir şekilde gerçekleştirebilecek.

Aracın verilerine ise sadece taraflar izin verdiği sürece ulaşılabilir. Böylece devlet kurumları ve servis sağlayıcılar, izin verilen bilgileri gerçek zamanlı olarak izleyebilir. Özetle, araçların çevreyle olan iletişimi hem veri kontrolü hem de ödeme noktasında güvenli ve özerk bir ağ olan blockchain vasıtasıyla gerçekleşir.

MOBI’nin yaptığı yatırımlar dışında, General Motors da kendi blockchain teknolojisini kullanmak için önemli atılımlar yapıyor. Şirket, otonom araçlarda veri yönetimini etkili bir şekilde sağlayabilmek için blockchain temelli bir çözüm üzerinde çalışıyor. Hatta bu teknolojinin patentini Aralık 2018’de almayı da başardı.

Başvurusu 2017’de yapılan bu patent içeriğine göre, araçlar otobanlarda veya şehir içinde bulunan servis noktaları iletişimlerini blockchain teknolojisi ile sağlayacaklar. Gereken yerde yakıt, geçiş ücreti gibi ödemeleri de bu ağ üzerinden anonim ve güvenli bir şekilde gerçekleştirecekler.

GM’in patentine göre bu türden bilgi paylaşımlarında blockchain teknolojisi en uygun çözüm olarak görülüyor. Bu türden bir veri paylaşımı içerisinde ödemeler, yakıt ikmali, araç lisanslarının denetimi, paralı yol veya otoparklar için kayıt bakiyeleri yer alabilir.

Amerika’nın en büyük otomobil şirketlerinden olan GM, ülkede blockchain alanında araştırma yapan tek şirket değil. IT devlerinden IBM’in de otonom araç odaklı blockchain patenti bulunuyor.

IBM geçtiğimiz nisan ayında, otonom araçların veri yönetimi ve etrafındaki diğer araçlarla olan iletişimine odaklanan bir blockchain projesi için patent aldı. Projenin odağında hem otonom araçlar hem de otonom olmayan araçlar bulunuyor. IBM’in teknolojisi sayesinde otonom araçlar çevresindeki, sürücü kontrolündeki araçları algılayabilecek ve onların hareketlerini tahmin ederek güvenli sürüş rotası belirleyecek. Bunu yaparken de söz konusu araçların sürücülerinin verilerine erişecek.

Bu teknolojiyi blockchain ile beraber getirmek kritik önem taşıyor. Böylece sadece o anda etkileşim alanında olan, izinli araçlar rota çizebilmek için gerçek zamanlı olarak veriye ulaşabilecekler. Tüm verilerin kriptografik olarak korunması sayesinde olası veri sızıntılarının önüne geçilecek.

Örnek olarak otobanda gitmekte olan bir otonom aracı ele alalım. Bu araç sensörlerini kullanarak etrafındaki tüm araçların plakalarından ihtiyacı olan veriye ulaşacak ve doğru rotayı çizmeye çalışacak. 

Otonom araçlar için ödeme çözümleri

Blockchain teknolojisi ve kripto para birimleri son yıllarda ne kadar etkili ödeme sistemleri olduklarını kanıtladılar. Bu yüzden otomobil üreticilerinin blockchain temelli ödeme altyapılarına yatırım yapması şaşırtıcı değil.

Geçtiğimiz Temmuz ayında Daimler, araçlar için bir kripto cüzdan donanımı yapmak için bir blockchain girişimi ile ortaklık kurdu. Araçlara yerleştirilecek bu blockchain temelli çözüm sayesinde, kimlik tanıma ve ödeme işlemleri güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilecek. Blockchain teknolojisi kullanan bu araçlar, park noktaları ve yol geçişlerinde ödemelerini kriptolu bir şekilde güvenle yapabilecekler.

Alternatif çözümler

Çünkü geçtiğimiz Mayıs ayında Honda ve General Motors, elektrikli araçlar ve akıllı güç şebekeleri arasındaki iletişimi geliştirme yollarını araştırmaya başladı. Ayrıca bu araştırma sizlere yazımınız başında bahsettiğimiz MOBI konsorsiyumunun çatısı altında gerçekleştiriliyor.

Önümüzdeki dönemde elektrikli araçların kullanımının artmasıyla akıllı güç şebekelerindeki enerji arzı büyük önem kazanacak. İki şirketin araştırması bu şebekelerdeki enerji arzını dengelemek üzerine kurulu. Elektrikli araç sahipleri ihtiyaçları olmayan enerjiyi, akıllı güç şebekelerinde depolayabilecek. Böylece hem enerji arzı dengelenecek hem de bu araçların sahipleri çeşitli ödüller kazanacak.

Akademik bir yaklaşım

Blockchain’in otonom araçların geliştirilmesinde ve süreçlerinin iyileştirilmesinde büyük bir potansiyel vaat ettiği açıkça görülüyor. Sidney Üniversitesi'nde blockchain araştırmalarını yöneten isimlerden biri olan Alejandro Ranchal-Pedrosa, bu alanda önemli araştırmalar yaptı.

Araçlarda kullanılabilecek blockchain teknolojileri üzerine bir taslak hazırlayan araştırmacı, bu teknolojinin otomotiv endüstrisindeki yakıt alımından, ödemelere, trafikte veri paylaşımından, çok daha iyi sigorta hizmetlerine kadar pek çok alanda efektif bir şekilde kullanılabileceğine inanıyor.

“Blockchain’in ölçeklenebilirlik sorunu ve ihtiyaç duyulan gecikme gereksinimleri nedeniyle, otomobil endüstrisi bu teknoloji üzerine ciddi zaman harcıyor ve hiç acele etmiyor. Biz yaptığımız araştırmalarla off-chain protokollerinin araçların veri değiş tokuşu yapmak için ne kadar güvenilir araçlar olduğunu gösterdik.”

Blockchain’in muazzam potansiyeli ve olası kullanım çeşitlerini göz önünde bulundurduğumuzda, bu teknolojisinin en faydalı kullanım durumunu belirlemek oldukça zor. Birçok endüstri, blockchain teknolojisini kendi ihtiyaçlarına göre uyarlayacaklardır. 

“Sigorta şirketleri blockchain teknolojilerini kendi hizmetleri için en uygun seçenek olarak bulabilir veya bulamayabilirler, ancak blockchain teknolojisi araçlar arası bilgi paylaşımı ve daha birçok alanda en uygun çözüm gibi görünüyor.”