Yapay zeka teknolojisi, olağanüstü bir hızla gelişmesi nedeniyle son dönemde gündemi bir hayli meşgul ediyor. Yapay zeka konusu basında çoğunlukla ChatGPT ile öne çıksa da, her geçen gün farklı alanlarda yapay zeka etkisini görüyoruz. Bu gelişimin etkisiyle birlikte yeni sorular gündeme geliyor. Sorulardan biri, grafik tasarımdan kaynak kodu oluşturmaya kadar birçok alanda kullanılan yapay zeka eğer bir icat yaparsa, bu icada dair haklar kime ait olur?
Patent kelimesi, kelime kökeni bağlamında “açık olmak” anlamına geliyor. Kelimenin kökünü incelersek; tarihte yüksek mevki sahibi olup bazı imtiyazlar tanınan kişilere hükümdar tarafından verilen, onun mührünü taşıyan ve rulo şeklinde olan imtiyaz belgesine “Latters Patent” (Açık Mektup) adı veriliyordu. Günümüzde patent, sanayide uygulanabilir buluşlara izinsiz kullanımı engellemek amacıyla verilen belgeden doğan haktır. Gerçekleştirilen bir buluşa patent verilebilmesi için buluş spesifik bir probleme çözüm üretmelidir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre bir buluşa patent verilebilmesi için yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik şartlarını yerine getirmesi gerekir. Biyoteknolojiden, ilaçlara ve hatta bazı bilgisayar programlarına (teknik yönü olması ve fiziki alanda değişikliğe imkan vermesi kaydıyla) kadar birçok alanda patent korumasından faydalanılır.
Kimler patente sahip olabilir?
Fikri ürünler, doğası gereği gerçek kişiler yani insanlar tarafından üretilebilir ve geliştirilebilir. Yani buluşçu daima bir insan olmak zorundadır ve fikri ürünü geliştiren kişi geliştirdiği ürünün sahibi olur. Buluşçunun geliştirdiği ürün için alınan patent hakkı birden çok kişinin olabilir yani paylı mülkiyete konu olabilir veya patent hakkı tüzel kişilere devredilebilir. Devir konusunda bu alternatifler geçerli olsa da işin özünde buluşu gerçekleştiren bir insan olmak zorunda. En azından bugüne kadar böyleydi...
Yapay zeka, Stephen Thaler’ı “Amerikalı bir mucit, bilim adamı ve girişimci” olarak tanımlıyor. Thaler’ın ortaya çıkardığı DABUS (Device for the Autonomous Bootstrapping of Unified Sentience) yani Birleşik Duyarlılıklı Otonom Önyükleme Cihazı isminde bir yapay zeka mevcut. DABUS, prostat kanseri için potansiyel biyopsi ihtiyacını azaltan çalışmalar bile yapabilen başarılı yapay zeka örneklerinden biri. Yaptığı çalışmaların sonucu olarak DABUS, fraktal bir yüzeye sahip gıda kabı ve ışıklı acil durum uyarı sistemi icat etti. Thaler, DABUS’un icatları için patent almak istedi fakat patent sahibi yani mucit olarak DABUS’u gösterdi. Bu sebeple de başvurduğu her ülkeden patent talepleri reddedildi. Gerekçe ise her ülkede aynı ve netti: Mucit sadece insan olabilir. Thaler bir röportajında DABUS ile arasında baba-oğul ilişkisi olduğunu söylüyor. Tam da bu sebeple Thaler farklı ülkelerde DABUS adına patent almak için hukuki bir savaş verdi.
Thaler’ın başvuru sonuçlarını özetlersek; 2020 yılında ABD patent ofisine DABUS adına başvuran Thaler’ın taleb,i ofis tarafından reddedildi. Sonrasında bu ret kararı Federal Mahkeme tarafından kesin olarak onaylandı. Gerekçe olarak ülkedeki patent mevzuatının açık bir şekilde patent sahiplerinin sadece insanlar olabileceğini hükme bağlamış olması gösterildi. Avustralya’da yerel mahkeme, yapay zekanın mucit olabileceğine dair ilk kararı veren ülke oldu fakat itiraz üzerine dosya Federal Mahkeme tarafından incelendi ve karar iptal edildi. Avustralya Federal Mahkemesi de patent hakkının sadece insanlara ait olduğunu, DABUS’un icatlara dair patent alabilse bile bu hakkı devredemeyeceğini vurguladı. Avrupa Patent Ofisi (EPO), Güney Afrika ve Birleşik Krallık’ta da aynı sonuçlar elde edildi.
Gelecekte yapay zekanın aynı DABUS gibi fikri mülkiyete konu ürünler ortaya çıkaracağı aşikar. Yaşadığımız dönemde karşımıza çıkmaya başlayan ve ileride daha fazla karşılaşacağımız bu fenomen ile alakalı politika yapıcıların bazı hususları netleştirmesi gerekiyor. Genel hatları ile sıralarsak;
- Yapay zeka kullanarak icat yapıldığında kimler mucit sayılabilecek?
- Patent hakkı kimlerin olacak?
- Yapay zekanın üzerinde çalıştığı makinanın sahibi, kaynak kodunun telif hakkının sahibi, yazılımın geliştiricisi, yapay zekaya verileri giren kişi ve daha birçok ihtimale göre patent hakkını bu kişilerden hangileri elde etmiş olacak?
- Yapay zeka kullanarak gerçekleştirilen icatların patent hakkı nasıl devredilecek ve devir esnasında yapay zekanın sorumluluğu ve hakları neler olacak?
- Patent hakkının mutlak olması sebebiyle icadın kullanım izni verilirken yapay zekanın hakkı ve hukuki statüsü nasıl olacak?
- Aynı yapay zeka kullanarak daha önce icat edilmiş ürünün geliştirilmesi veya yenilik basamağı eklenerek başka bir icadın yaratılması durumunda nasıl bir hukuki yaklaşım söz konusu olacak?
Bu sorulara ek olarak, yukarıda bahsi geçen örnek davalardan da anlaşılacağı üzere mahkemeler, insanlar için yazılmış olan kanunları yapay zeka için uygulayamıyor. Sayılan sebeplerden dolayı politika yapıcıların üretici yapay zeka ve kullanımı üzerine kodifikasyon çalışmaları yapması ve yeni kuralların yazılması elzem hale geldi.
Özetle; günümüzde yapay zekanın üretim hızına ve yaratıcılığa katkısı artarken, gerçekleşen icatların hukuki statüsü de bir o kadar karmaşıklaşıyor. Yapay zeka ile yeni icatlar yapılırken patent hakkının sadece insanlara özgü olması nedeniyle icatların patentleri insanlar adına alınıyor fakat bu durum değişiyor. Değişen bu durumun çözümü ise hukuku uygulamakla mükellef olan mahkemeleri değil, politika yapıcıları ilgilendiriyor ve politika yapıcıların yasal düzenlemeler konusunda daha hızlı olması gerekiyor. Eğer bu konuda regülasyonlar yavaş kalırsa, fikri sinai haklar kapsamında hukuki bir kaosa düşüleceğini söylemek yanlış olmaz.