Ethereum Vakfı araştırmacısı Justin Drake, Ether’in arzının azalmasıyla birlikte “yakında ultra sağlam” para birimi haline geleceğini savunurken, rakibi Bitcoin’in ise 21 milyonluk arz sınırına yaklaşırken “işinin bittiğini” öne sürerek iki topluluk arasında tartışma başlattı.
Drake, 5 Şubat tarihli X paylaşımında, Ether’in (ETH) yeniden ultra sağlam para statüsüne ulaşabilmesi için ya ihraç oranının düşmesi ya da yakım miktarının artması gerektiğini belirtti.
“İkisinin de olacağına inanıyorum,” dedi.
Ethereum, 2022’de Merge güncellemesi sonrası deflasyonist hale gelmişti. Ancak 2024 nisan ayında gerçekleşen ve ikinci katman ağlarının ücretlerini düşüren Dencun yükseltmesi sonrasında ETH arzı tekrar artmaya başladı.
Drake, ETH’nin ihraç oranını Bitcoin blockchain karşılaştırarak, Dencun yükseltmesinden bu yana Bitcoin arzına 657.000 BTC eklenirken, aynı dönemde Ethereum ağında yalnızca 469.000 ETH üretildiğini tespit etti. Mevcut fiyatlarla bu Bitcoin miktarı yaklaşık 63,4 milyar dolar ederken, Ether’in toplam değeri yalnızca 1,23 milyar dolar seviyesinde.
“Bugün BTC arzı yıllık %0,83 oranında büyüyor, bu da ETH’ye kıyasla %66 daha hızlı,” diye ekledi.
Ethereum'un Merge güncellemesinden bu yana ETH ve BTC ihracı: Kaynak: ultrasound.money
Drake, Bitcoin’in 21 milyon arz sınırının uzun vadeli güvenlik riskleri yaratabileceğini öne sürdü. Bitcoin madencilerinin gelirinin %99’unun blok ödüllerinden geldiğini, ağ ücretlerinin ise yalnızca %1 oranında katkı sunduğunu belirtti. Bu durumun, Bitcoin’in saldırılara karşı savunmasız hale gelmesine yol açabileceğini savundu.
“Bitcoin blockchain'in işi bitti. Bitcoin’e kalıcı olarak %51 saldırısı düzenlemek için yaklaşık 10 milyar dolar ve 10 gigawatt enerji gerekiyor. Bu miktar, devletler için çerez parası.”
Ethereum savunucularından Anthony Sassano da bu görüşü destekleyerek, “Bitcoin’cilerin karşılarındaki bariz felaketi hâlâ görememesi benim için tamamen akıl almaz bir durum,” dedi.
Bitcoin savunucularının yanıtı gecikmedi
Ancak analist James Check, Cointelegraph’a yaptığı açıklamada, Bitcoin’in sürdürülebilirliğini eleştirenlerin enerji gelişmeleri, madencilik verimliliği ve ekonomik teşvikler gibi faktörleri göz ardı ettiğini belirtti.
Bitcoin’in rezerv varlık statüsüne ulaştığında yüksek işlem ücretlerinin kaçınılmaz olacağını ve bunun altının güvenli saklanması için kurumların ödeme yapmasına benzediğini söyledi.
Ayrıca, Bitcoin madenciliğinin kârlılığını belirleyen ASIC madencilik cihazlarının maliyetinin de göz ardı edildiğini belirtti. İflas eden madencilerin cihazlarını düşük fiyatlardan satmasının, yeni madencilerin sektöre girmesine olanak tanıyarak ağın güvenliğini sağlamaya devam ettiğini vurguladı.
Check, zamanla ağ ücretlerinin operasyonel maliyetleri karşılayacağını, blok sübvansiyonlarının ise sermaye harcamalarını zaten karşıladığını ekledi.
Enerji kaynaklarındaki gelişmelerin, özellikle nükleer enerji ve boşa harcanan enerjinin kullanımı gibi faktörlerin madencilik maliyetlerini düşüreceğini savundu.
Ayrıca, madenciliğin enerji şebekelerini stabilize ettiğini ve talep yönetimi sayesinde işletme maliyetlerini azalttığını belirtti. Hatta bazı enerji şebekelerinin uzun vadede Bitcoin madenciliğini zararına bile olsa verimli bir seçenek olarak görebileceğini söyledi.
“Bu konu oldukça karmaşık. Ancak Bitcoin’in sürdürülebilirliğiyle ilgili argümanlar daha derinlemesine ele alınmadı. Bu, çok değişkenli bir problem ve ben uzun vadede oldukça yapıcı bir bakış açısına sahibim.”
Son olarak Check, “Justin Drake, küçük bir ülkenin enerji tüketimine eş değer bir madenciliğin ucuz ve kolay bir iş olduğunu iddia ediyor. Bu iddianın ne kadar ciddi olmadığını anlatmaya bile gerek yok,” dedi.
Öte yandan Drake, Ethereum’un da kendi yapısal sorunları olduğunu kabul etti. Aşırı staking’in teşvik edilmesinin ETH’yi “kusursuz” teminat olarak zayıflattığını belirtti. Ayrıca, Lido gibi likit staking platformlarının sistemik riskler taşıdığını ifade etti.
Bu sorunlara karşı çözüm olarak “Kruvasan Dağıtımı” adını verdiği yeni bir ihraç modeli önerdi. Bu modele göre, arzın %50’si stake edildiğinde yeni arz sıfıra düşerken, maksimum ihraç oranı yıllık %1 ile sınırlandırılarak piyasa odaklı bir denge sağlanacak.
Kruvasan Dağıtımı modeli. Kaynak: Justin Drake