Kasım ayında yapılacak ABD seçimleri hem küresel ekonomi politikaları hem de kripto varlıkların ABD’deki akıbeti açısından gündemimizi oldukça meşgul ediyor. Bu hikayeyi biraz geriye sarmak ve geçmişten bugüne ABD’de kripto varlıklara karşı olan tutumu ele alarak başlamak istiyorum.
Önce ABD hukuk sistemini anlayalım
ABD hukuk sistemi güçler ayrılığı ilkesini benimser. Yürütmede bir başkan hemen altında bir hükümet bulunur. Yasama ise Temsilciler Meclisi ve Senato olarak ikiye ayrılır. Halen Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğu cumhuriyetçilerden oluşurken, Senato daha çok demokratlardan oluşmaktadır. Bir yasa tasarısı çalışıldığı zaman önce Temsilciler Meclisi’nden geçer ve Senato’ya iner. Senato bu yasa tasarısını onaylayabilir ya da kendi görüşlerine uygun öneriler sunabilir. Ancak yasa tasarısının yasa olarak onaylanması için her iki yasama organından da geçmesi gerekir. Bu sebeple ABD’de bir yasanın kabul edilmesi oldukça uzun sürer ve pek çok tasarı oylamaya bile gelmeden önce komisyonlarda rafa kaldırılır.
Peki iki partinin kripto varlıklara bakış açısı nasıl?
Cumhuriyetçiler kripto varlıklar için özel bir yasa olması gerektiğini savunurken demokratlar şu anki yasalarla kripto varlıkların denetlenebileceğini söylüyor. ABD’de geçtiğimiz yakın dönemde kripto dünyasını ilgilendiren iki gelişme yaşandı. Biri SAB121 yönetmeliğinin iptali diğeri ise FIT21 yasa tasarısı.
SAB121, SEC’nin bankaların kripto varlık saklama hizmeti sunmak istediğinde müşterilerin saklanacak fonu kadar ABD doları karşılık ayırmalarını isteyen bir yönerge. Örneğin bu yönergeye göre, bankada 1000 ABD dolarlık BTC saklamak isterseniz bankanın buna karşılık 1000 ABD doları varlık tutması gerekiyor. Bu da bankaların kripto varlık sektörüne girişini engelliyor. SAB121 yönergesinin iptali Temsilciler Meclisi ve Senato’dan ciddi sayıda Demokrat oyu da alarak geçti ancak Beyaz Saray tarafından veto edildi ve SAB121 şu an ABD’de hala uygulanıyor.
Bu yönergenin iptalinin demokratların çoğunlukta olduğu Senato’dan geçmesi kriptoya bir yeşil ışık olarak algılanıyor ve hemen ardından FIT21 yasa tasarısı sunuluyor. Kripto varlıkların Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) tarafından denetlenmesi gerektiğini öne süren yasa tasarısı mayıs ayında Temsilciler Meclisinden geçiyor. Beyaz Saray her ne kadar bu yasa tasarısını desteklemese de veto etmeyeceğini söylüyor. Yasa tasarısı şu an Senato’da, Senato’nun kararını iletmesinin ABD seçimlerinden sonraya kalacağı söyleniyor. Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) başkanı Gary Gensler ise beklenildiği üzere yasa tasarısının SEC’nin yetki alanını sınırladığını ve yatırımcıları koruyan süreçleri ortadan kaldırdığını belirtiyor.
SEC demişken, nedir SEC’nin derdi?
ABD’de kripto varlık düzenlemelerindeki en büyük sorunlardan biri aslında kripto varlıkların nasıl sınıflandırılacağı; menkul kıymet olarak mı değerlendirilmeleri gerekli yoksa emtia mı? Kripto varlıklar eğer menkul kıymet olarak sınıflandırılırsa SEC’nin yetki alanına, emtia olarak değerlendirilirse CFTC’nin yetki alanına girer. Eğer menkul kıymet olarak sınıflandırılırlarsa SEC’nin belirlediği kriterlere uyum sağlamalı ve düzenli olarak projelerle ilgili SEC’ye raporlama yapmaları gerekecek. Ancak merkeziyetsizliği esas alan bu projelerde kim, nasıl SEC’ye raporlama yapacak? Bu sebeple birçok kripto varlık silinip gidecek. Peki, hangi kripto varlıklardan bahsediyoruz? Bitcoin bu tartışmaların odağında değil, en başından beri bir menkul kıymet olmadığını SEC dahi kabul ediyor. Şu an gündemde en canlı olan Ethereum ve Solana’nın menkul kıymet olup olmadığı tartışmaları var.
Gelelim başkanlık yarışına
Aslında başkanlık yarışı Trump ve Biden ikilisi ile başladı. Biden’ın kripto varlıklara olan tavrını kısaca hatırlamak gerekirse kendisi başkanlık yaptığı dönemde (Mart 2022) hükümetten 6 ay içerisinde kripto varlıklarla ilgili görüşlerini belirtmelerini istemişti. Bu sırada Kasım ayında FTX battı ve yönetim bankacılık ve diğer kurumlar tarafından kripto varlıklara giden yolları kesmeye başladı. Bunun ardından da kriptoya angaje bankaların iflas açıklamaları ve batışlarına şahit olduk. Ocak 2023’te de FDIC ve Federal Reserve’den bankaların kripto varlıklarını desteklemelerine şiddetle karşı olduklarını belirten bir açıklama geldi. Kısacası, Biden yönetiminin kripto varlıklara karşı oldukça hasmane bir tutum takındığını söylemek mümkün.
Trump ile çıktığı ilk başkanlık münazarasından sonra tepki toplayan Biden başkanlık yarışından çekildi ve yerini yardımcısı Kamala Harris’e bıraktı. Harris’in bu döneme kadar kripto ile ilgili bir söylemi yoktu; nitekim hala yok. Her ne kadar kampanya ekibinde daha önce kripto borsalarında çalışmış kişilerin olduğu söylense de Biden döneminde kriptoya hasmane tutumu en çok destekleyen kişilerden biri olan Bharat Ramamurti Harris’in başdanışmanı. Seçildiği zaman Gary Gensler’i hazine başkanı yapacağı söylentisi ise ekosistemin korkulu rüyası.
Gelelim Trump’a. Geçmişte kripto varlıklarla ilgili çok da olumlu demeçleri olmayan Trump, bu seçim kampanyasında kucaklayıcı bir tavır takındı. Bitcoin konferansında çıkıp konuşma yapan ve seçilirse Bitcoin’i rezerv paralara ekleyip Gary Gensler’i kovacağını açıklayan Trump, hem kripto sektöründen (Winklevoss kardeşler, Kraken’in CEO’su, Ripple’ın CEO’su, Elon Musk, Cathie Wood gibi isimlerden) hem de kripto destekçilerinden oldukça destek görüyor. Kendisi geçtiğimiz günlerde bir barda Bitcoin kullanarak ödeme bile yaptı.
Bizi neler bekliyor?
Kripto ilk kez ABD seçimlerine konu oldu ve rüzgara da yön veriyor gibi gözüküyor. Biden hala yarışta olsaydı muhtemelen kripto ile ilgili şimdiye kadar izlediği politikaya devam edecekti. Esas merak edilen Harris seçilirse ne olacağı. Onun da seçilirse Biden politikasını sürdürmesi muhtemel gibi gözüküyor; bu noktada SEC başkanı Gary Gensler’in rolünün ne olacağı ise kritik. Trump seçilir ve “şu ana kadarki sözleri eyleme dönüşür ise” senaryo olumlu olabilir. Ayrıca Trump, şu an SEC’nin Cumhuriyetçi üyesi olan Hester Pearce’i başkan olarak atarsa kriptoyu kucaklayıcı bir dönemin başlayacağını söyleyebiliriz.